Sakaryaspor iki kongre gününü geride bıraktı...
İlk ve son kongrede beklenen çoğunluk ve liste oluşmayınca istifa etmemiş olan yönetime bir ay daha manevra süresi tanınmış oldu...
Bu süre sonunda ne olur derseniz...
İsterdim ki olumlu ve çarpıcı bir cevap vereyim...
Ancak günün koşulları ve zamanın ruhu itibarıyla karamsarlıktan bir türlü kurtulamıyor insan...
Bir aylık süre neyi değiştirecek...
“Birileri para bulsun... Getirip versinler ben de parayı ve kulübü yöneteyim” anlayışı hem kolaycılık hem de sakat bir düşüncedir...
Başkan ve yönetim işe köklü bir çözüm arıyorsa önce oturup halkın ve halkı yönetenlerin, bu arada sporseverlerin ve de taraftarın gönlüne yatan, ümitli kılan, geniş kapsamlı ve ayakları yere basan, uygulanabilir bir proje ile kamuoyunun huzuruna çıkıp birlikte başarılacak bir oluşumdan söz etmesi gerekir...
Aksi halde “Verin parayı, ben yöneteyim” anlayışı bu defa patlar ve yeşil siyahlı dünya karanlığa gömülür.
O nedenle diyoruz ki mevcut yönetim bir aylık sürede kabul edilebilir bir proje ile bunun planlamasını yapmalı ki, yardım alabilsin...
Aksi halde bu sakat anlayışta ısrar kendilerini itibarsızlaştırır, bununla da kalmaz, sarsılır prestijleri...
Bir aylık süre çok ama çok iyi değerlendirilmeli...
Bu konuda sözü ve fikri olanlar dinlenmeli...
Ortak akılla ortak bir kurtuluş yolu bulunmalı...
Her zaman dile getirdiğimiz gibi Sakaryaspor büyük bir aile...
Bunu ayakta tutmak başkan ve yönetimleri aşar...
Bu sevda sporsever halkı kuşatmış bulunuyor...
O halde başarı, yükü tabana yayacak ve herkesin kabul edeceği ancak sıkıntıya sokulmayacağı bir toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ile gerçekleşir ancak...
Bunu görememenin üzüntüsü ile elimizde doğan, büyüyen o güçlü Sakaryaspor’un eriyip gidişine üzülmekten gayri bir şey gelmiyor elden...
Bu doğrultuda akıllı hareket edecek sporseverlere ve yetkilileri kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Beyaz güller” gönderelim istedik...
HALİT ÖZEN’İN VELİAHTLARI
PVC deyince ilimizde ilk akla gelenler arasında önemli bir yeri vardır, HalFer Firması’nın...
Ailenin gençleri olarak Mertcan ve Sercan, baba mesleği PVC yerine gıda sektöründe markalaşmayı tercih ederek farklı bir jenerasyon oluşturmuş...
Yüksek tahsillerini tamamlayıp, aydın birer ticaret adamı olarak İstanbul Kartal’da “Kasap-Döner” adı altında et ve döner işine girmişler.
Kısa sürede tanınan bir marka haline gelen gençlerin yolu açık...
Ünlü et ve döner lokantaları ile yarışır bir kalite ve marka oluşturmak adına yola koyulan iki kardeşe, atıldıkları iş kolunda bereketli kazanç dileğiyle Bizim Bahçe’den “Nilüferler” gönderelim istedik...