Yedi yirmi dört, demeden gece-gündüz, meslek yeminine sadık kalan bir anlayışla hastalarına hizmette inanılması zor bir mesai yürüten doktorlar ve sağlık çalışanlarına yapılan saldırıları esefle kınamak isterim, her defasında olduğu gibi…  

Yazılana, çizilene ve uyarılara rağmen biteceği yerde tekrarlanan saldırıları gerçekleştirenleri cesaretli kılan, hiç kuşkusuz bu doğrultudaki geçerli yasaların caydırıcı olmaktan yoksunluğudur…

Olay sonrası yetkili ağızlardan yapılan açıklamalar da artık inandırıcılığını kaybetmiş görünüyor…

Böylesine zalimce harekette bulunan kim olursa olsun öyle bir ceza almalı ki; bir daha bırakın saldırmayı, aklına dahi getiremez olsun…

Son olarak İzmir’de Dr. Nuri Ersoy Yoğurtçuoğlu’na yapılan saldırıyı bir insanlık dramı olarak kabul edip geçmiş olsun derken, yetkililerin kısa sürede çok etkin bir yasa ile doktorları koruma altına alması artık kaçınılmaz hale gelmiştir…

Bu duygularla saldırıya uğrayan Dr. Yoğurtçuoğlu’na şifa çiçeği “Itırlar” gitsin istedik Bizim Bahçe’den…