Ne zaman ki şehrin cadde ve sokaklarında dolaşırız; halkın, esnafın bir sorunu gelir bulur bizi…

Şikayetsiz bir günümüzün olduğunu söylemek mümkün değil, neredeyse!

Bu sorunlar arasında kaldırım işgalleri başta gelir, ne hikmetse…

1960 darbesi sonrası belediye başkanlığı görevini de yürüten Vali Sedat Kirtetepe’nin, darbecilerin tayin ettiği paşalardan biri olmasına rağmen Adapazarı halkı üzerinde müspet etkisi oldu…

Şehrin önemli ve kronik sorunlarına el atmasından kaynaklanan bir saygı oluşmuştu halkta, Kirtetepe’ye karşı…

Bu nedenle, adı bir caddede yaşatılıyor hâlâ günümüzde…

Merhum Kirtepepe paşanın üzerinde durduğu ve disipline ettiği en önemli konu, kaldırım işgalleri idi…

Bir defasında, ikinci kez ikaz ettiği bir esnafa karşı tepkisine şahit olmuştum…

Çocuk yaşta iken karşılaştığım bu olaya, o gün ne kadar sinirlenmiştim…

Bugün ise yaza yaza yorulduğumuz ve giderilmemesi bu şehrin ayıbı olan sorunu haline gelen kaldırım işgalleri ve usulsüz parklanma gibi üçüncü dünya ülkesi şehirlerde dahi rastlanması zor manzaraları görünce, merhum Kirtetepe’nin kamuya ait yerlerin işgal edilişine olan sert ve tavizsiz tavrı gelir aklıma…

Zor mudur her gün bu doğrultuda gelen şikayetleri gidermek…

Değildir elbette…

Ancak ceza yazmak gibi hafif ve caydırıcı özellikten yoksun bir yaptırım ile işin içinden çıkılaması, öyle görülüyor ki mümkün değil…

Minik bir kartopunun yuvarlanarak çığ haline dönüşmesi gibi nerede, kiminle karşılaşsak ya da rastlasak bir esnafa “Sıkıntı bu. Yazın bir defa değil, birkaç defa… Hatta sonuç alınıncaya, yetkilileri harekete geçirinceye kadar” diyen vatandaşların sesine kulak vermek, kaçınılmaz oldu...