Bir derdin varsa , varsın.

Bir derdin varsa, bir “dünya”kurarsın.

Bir derdin yoksa, yoksun ve sadece bir “rakamsın” .

DERDİN KADARSIN… diyordu hocamız Yusuf KAPLAN

Derdimiz olmak zorunda çünkü biz insanlığın vicdanıyız.

Amerikanın Afganistan’dan çekilip Talibanın elini kolunu sallaya sallaya yönetimi devralması tiyatrosunun hep birlikte izledik. Bu tiyatronun arkasında ise Islama karşı algı operasyonlarının yoğunlaştığı, yanlışların emperyalist cellâtlarca güzel kılıflarda doğrular olarak servis edildiği, İslamın  İslamla yok edilmeye çalışıldığı bir döneme girdik. Bu zamanlarda her bilgiyi sezgi filtremizden geçirmemiz gerekiyor. Bunu yapanlar ve bunu yapmayanlar âdeta farklı dünyalarda yaşıyor. Elbette her şeyi normal kabul edip ‘’akışına bırakanlar’’ daha mutlu görünüyor ,çünkü dertleri yok. İnsanlığın bize gebe olduğu bir dönemde dertsiz olmak nefes tüketmekten başka nedir ki? 

Dertsiz olmak demişken yine Yusuf Kaplan Hocamızın bir başka sözüyle devam edeyim.

“Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâket, başına ne geldiğini bilememesidir. Daha da kötüsü bilemediğini de bilememesidir. En kötüsü cellâdına âşık olması, zihnen köleleşmesidir.”

Başlayalım…

Doksanlı yılların başından bir resim.

1. Körfez Savaşı. Petrole bulanmış karabatak kuşları bütün dünya ayağa kaldırıldı.

“Saddam çevreyi mahvediyor” diye kıyamet koparıldı. O görüntüler savaşın sembolü oldu.

Bütün televizyonlarda; Petrole bulanmış o karabatak kuşuyla başlardı. ABD Irak’ı vurdu. Saddam’a 36 paralelin üstüne çıkışı yasakladı. Irak bölündü. 2. İsrail Devletinin sınırları belirlendi. En acısı pkk’ya alan açıldı.

Sonra ne oldu dersiniz?

O gördüğünüz petrole bulanmış yer Fransa kıyılarında batan bir tankerin yarattığı kirlilikti. Savaştan 10 yıl önce çekilmişti. Şunu da belirteyim Kuveyt’te karabatak kuşu yaşamıyordu. Ama kimse sorgulamadı.

Bir resimde Doksanlı yılların ortalarından yani 28 Aralık 1996 tarihinden. Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’in aynı evde basılmasıyla başlayan ve 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantı tarihine kadar medya organları tarafından sürekli gündemde tutulan bu olayın, bugün Refah-Yol hükümeti kurulduktan sonra, “irtica” tehlikesini haklı göstermek amacıyla sahneye konulan bir oyun olduğu ortaya çıkmıştır.

 Malcolm X’e ait "Eğer dikkatli olmazsanız medya sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zâlimleri ise sevmenizi sağlar" sözü geldi aklıma.

Şimdi birazda kelimelerden bahsedelim mi?

Ekranlarda mutlaka denk gelmişinizdir , cahilliği ilikllerine kadar işlemiş sunucuların yada bu ülkeye operasyon çeken kişilerin“şeriat mı? Laiklik mi?” sorularına. Öncelikle belirteyim ki bu bir tuzak sorudur. Bu sorunun cevabın da imanımızı kaybetme ile karşı karşıya gelme söz konusudur.

Şeriat nedir?

Şeriat siyasi parti değildir. Şeriat felsefe, ideoleji değildir . Şeriat iran ya da mısır , ya da şiilik değildir .

Şeriat suudi arabistan ya da vehhabilik , işit ya da El kaide değildir .

Şeriat kurân'dır . Sünnettir . Hz. Peygamber (s.a.v)in örnek hayatıdır . Osmanlı'nın ana yasasıdır .

Nitekim Allah Kuranı Kerimde

 Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma. (45/Câsiye, 18) diyor.

ŞERİAT İslâm dini demektir.

Ne yazık ki insanlarımıza Şeriat sanki başka bir kültür imiş gibi sunulmuştur. Pek çok insan bilmeden ve anlamadan konuşmaktadır. “Biz islama karşı değiliz, Şeriata karşıyız” gibi saçma bir cümleyi sanırım hepiniz duydunuz. Bu tıpkı şuna benziyor . “ BU SENE DE KURBAN BAYRAMI HACCA DENK GELDİ” demek gibi bişey.

Yok artık demeyin. Batılıların içimizde ki İslam düşmanlarını kullanarak islama zarar verme istekleri hiç bitmedi.

devlet laik olabilir, fakat fertler laik olamaz. Çünkü bir fert söz gelimi "Ben Müslüman değilim." veya "Filan dinden değilim." dediği zaman, "Ben dinsizim." demek istemiş olacaktır. Bireyler, din-dinsizlik perspektifinde tarafsız olamazlar. Dini olmayanın yeri dinsizliktir. Yani demem o ki güzel kardeşim “ben müslümanım ama şeriata karşıyım” deme. Kim onunla alay ederse "KÂFİR" olur. Cenâzesi kılınmaz, Müslüman mezarlığına da defnedilmez.

Maalesef yukarda verdiğim örnekler gibi islamı yani şeriatı islamdan ayrı bir kültür gibi empoze etmeyi başardılar. Geçmişte 11 eylülü , kimyasal silahları bahane ederek, yapay terror örgütleri kurarak müslümanı terrorist gibi göstermeyi başardılar. O kadar ileri gittiler ki kelimelerimiz bile onlara hizmet eder oldu.

Örnek verelim.

KAKA: Büyük komutan büyük sahabe ve yahudilerin en cok nefret ettiği sahabelerden biri KAKA (R.A) Yahudiler çocuklarını lavaboya götürdüklerinde H.Z KAKA’ya kin kusarak çocuklarinin yaptığina KAKA dediler bizlerde hiç araştırmadan kaka dedik ...

 el-Ka'ka' b. Amr b. Mâlik et-Temîmî Hulefâ-yî Râşidîn devrinin ünlü kumandanlarındandır.

Bazı hadisçiler sahâbî olduğu görüşün-dedir.

H.Z EBU BEKİR(R.A) döneminde irtidad eden Alkame b. Ulâse üzerine müfreze kumandanı olarak gönderildi ve görevini başarıyla tamamladı .

Hz. Kaka: Tabiinden bir İslam komutanına bu çirkin anlamı mı yükleyip kullanıyorsun? Yapma. Bu Yahudilerin uydurduğu bir sözdür.

Hz. Ayyaş: Ayyaş bin Ebî Rabîa (r.a.) Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in elçilerinden biridir. Sarhoşlar için kullanıyorsun,  öyle mi?

Kara Fatma: Peygamberimizin kızının adını hamam böceği için kullanma.

Ayrıca Kurtuluş Savaşı’nda da çok önemli mücadeleler veren kahraman Türk kadını vardır Kara Fatma adında.

Hele şükür: Hel, cahiliye dönemindeki putlardan biridir. Biliyorum farkında değildin ama bundan sonra Allaha şükür dersin dimi?

Günah keçisi: Yahudi inancından gelen bir ifadedir. Hristiyanlıktada var. Günahını keçiye anlatma , dön Allaha tövbe et.

Papaz olduk: Neden papaz oluyorsun ki … imam ol, örnek ol, affeden ol ,Müslüman değil misin?

Anladıysam Arap olayım: İslam birliğini yok etmek amacıyla Yahudilerce uydurulmuş bir ifade. Hz. Peygamber(SAV)’de araptı unuttun mu?

Ne Şam’ın şekeri ne de Arap’ın yüzü: Yine Ümmet şuurunu yıpratıcı bir söz.

Tehlike çanları çalıyor: Çan hristiyanlar için çalar.  Sen nesin? Bizim için sela okunur tıpkı 15 Temmuzdaki gibi.

Sabahın köründe: Sabah erken kalkmak dinimizde övülmüş bir davranıştır. Böyle diyerek onu küçültüyorsunuz. Sabah rızıkların dağıtıldığı günün en güzel en bereketli zamanı.

“Dünyada mekan, ahirette iman”: “Dünyada iman, ahirette mekan” olmalı. Dünyada imanın olmazsa ve imansız ölürsen kazanacağın tek ve garanti mekan cehennem.

Daha yüzlercesini yazabiliriz. Bazen bir resim ,bazen bir sembol, bir yazı ,bir isim bizi farkında olmadan düşmanımızın kılıcını sallamamıza sebep oldurabilir.

 Maalesef okumuyoruz. Araştırmıyoruz. Sorgulamıyoruz. Sosyal medyanın çöplüğünden üzerimize fırlatılan binlerce yalandan kendimizi koruyamıyoruz.