Sevgili okurlar,
Bugün 27 Ekim 2012 Cumartesi, Yeni Sakarya’da yayınlanacak Pazar yazım için klavyenin başındayım.
Eskiden daktilonun başına geçer, pata-küte yazılarımızı yazardık. Ya ondan önceki yıllar? Bir kağıda karaladığımız notları, gazetecilik mesleğine gönül verenler, ellerine kumpasları alıp, hurufatlarla adeta dans ederlerdi. Sonraki yıllar ise bu işin yerini dizgi makineleri aldı..Yani kurşunu eritip, harf kalıplarına dönüştürürlerdi..
Hey gidi Ziya ustam hey!
Birlikte çalıştığımız günler unutulur mu?
Ziya Usta ile son olarak Yeni Sakarya’da yollarımız kesişti. Efendi, dürüst ,gülecen, sevecen bir insan idi. Ne zaman karşılaşsak sevgide ve saygıda kusur etmezdi.
Mekanı cennet olsun!
Unutmak olur mu? Bayramlar bir bakıma hatırlamaktır, anmaktır, yad-etmektir. Ahde –vefa göstermektir.
Yeni Sakarya’ya büyük hizmetler veren Ziya usta’dan, Yeni Sakarya’nın kurucusu Hasan Uyar’a kadar, ebedi alem göç edenlere Allah rahmetler versin…
* * *
Sevgili okurlar,
Yazıya başlayınca bayram kutlamasını unuttu zannetmeyiniz! Sizleri unutmak olur mu? Be vesile ile mübarek Kurban Bayramınızı en içten dileklerimizle tebrik eder, sağlık ve güzellikler yaşamınızı dileriz..
* * *
Sevgili okurlar,
Bayramlar, vatandan uzakta bir başka hüzünlü yaşanır. İnsanın sevdikleri gelir aklına..Ve o sevgi düğümlenir boğazlarda..Aklı doğduğu büyüdüğü yerlere takılı kalır..Aklından gelip geçer, o yaşanmış yıllar..
Ve o kalp tüm o güzellikleri bir daha yaşamak ister..Ne fayda, her şey artık hatıralardadır!..
Bayramlık elbiselerimizi giydiğimiz, yollara düştüğümüz, el öptüğümüz, şeker topladığımız, arkadaşlarla buluşup oyunlarda yarıştığımız, salıncaklar kurduğumuz günler..
Ve sıkıntılı günlerde karlı tepesine baktığımız Kerem-Ali Dağı, alır götürürdü tüm hasretlerimizi..Bir kuşun kanat çırpışlarında yollardık sevgi ve selamları. Mektuplar yazardık, okkalı, ağdalı. Buram, buram hasret kokan şiirler gönderirdik sevdiklerimize. O büyük sevgileri yaşadığımız yıllarda, sinemasına koşardık ilçenin..
Ya da bir bayram buluşmasında, kızlara kaş göz ederdik, laflaşırdık, bakışırdık, gülüşürdük, şakalaşırdık..Günü akşam ederdik, bayramı yaşardık. Geceyi yaşamak için mısır imece’lerini özlerdik.
Bir başka geçerdi gün Akyazı’da..
Can sıkıntılarını gidermek için Sait Faik Abasıyanık’tan hikayeler okurduk..
Neydi o günler, neydi?
* * *
Oralarda bayram sevinçleri öyleydi. Buralarda ise bir başka buruk!. El memleketinde bayram etmek ha! Kurban kesmek, bayramlaşmalara gitmek..
Adetler değişmedi, dinin gerekleri alabildiğine yaşanıyor. Tüm sıkıntılara rağmen Belçika, dini açıdan en huzurlu, en rahat bir AB(Avrupa Birliği) ülkesi!.
Brüksel Ulu Camii’nde namaza durduk. Bini aşkın vatandaşa vaaz verdi Din Görevlisi Zekeriya Çelik. Bir güzel anlattı, kurbanı, kurbanın dini boyutunu. Ve sonra yapmamız gerekenleri sıraladı bir, bir. Anne,baba, kardeş,eş dost ziyaretlerine dikkat çekti..’Uzaktakileri unutmayınız, mektup yazamıyor,bir tebrik kartı atamıyorsanız, telefon ediniz, biç bir şey yapamıyorsanız, bir SMS çekiniz,hatırlayınız’ dedi.
Hey gidi günler hey!
Bir ‘SMS’(Telefon ile mesaj geçmek) çekiniz dedi.
Salıncak kurduğumuz günlerden, SMS’li günlere nasıl da geldik..
Yıllar ne çabuk ta geçmiş..
* * *
Brüksel’deki evimiz doldu taştı. Aile fertleri yanında, kardeşlerim, çocukları ve Sakarya’da üç öğrencim birlikte bayram sevinci yaşadık.
Birlikte bayram sevinci..
Güzellikler burada da bir başka yaşanıyor..
Onlara Türkiye’de olduğu gibi tatlılar, çaylar ikram ettik.. Sohbet ettik, doya, doya..
Ve gurbette olduğumuzu unutup, bir Türkiye günü yaşadık..
Bir Türkiye günü..Kırmızı-Beyaz, tasasız, gamsız, yalansız ve hilesiz, riyasız..
Bir Türkiye günü, bayramı…
Size de tavsiye ederiz.