Yüz çizgilerinin hafif hareketleriyle sevinçli bir ruh durumu anlatmak, hafifçe gülmek, güler gibi olmak... TDK’nin gülümsemek kelimesine yaptığı tanımı görünce kendi adıma bu eyleme yüklediğim tüm manaları düşündüm. Bir tatlı tebessüm iki gönül arasındaki en kuvvetli bağ, en güçlü silah, en iyi yanıt, en güzel maske, en kusursuz diyalog kurma biçimi, tanımadığımız yüzlerdeki ilk tanış ifadesi ve daha nicesi... Hayat boyu mutlu uyanan biri olarak içten bir tebessüm için her zaman bir sebep buluyorum Şükrediyorum sahip olduklarıma. Bardağın hep dolu tarafından bakıyorum. Lisedeki Polyana lakabımın hakkını veriyorum ve anlayamıyorum suratı sirke satanları, yaşamını dünyayı sırtında taşıyormuş da birazdan düşüp kalacakmış gibi bir ifadeyle geçirenleri...

Gülümsemek ilaçtır, kırılan ruhlara şifadır. Ayrıca bilimsel olarak da gülümsenin kalbe, tansiyona, ruh sağlına, kolesterole bile iyi geldiği bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır.
Kısacası bulaşıcıdır. Her iyiliğin başlangıcıdır. Size gülümsemenin önemi ile ilgili kısa bir hikaye anlatmak istiyorum. Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağın alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı... Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.

Mutlulukla dolu bir ifadeyle yazdığım bu hikaye ne zaman aklıma gelse bir farz misali yapıştırıyorum gülümsemeyi yüzüme. Olumlu bir enerji yaydığına, kalpler arası bir bağ kurduğuna, gizli bir gücü olduğuna inandığım bu eylemi hayatımın mihenk taşı haline getirmeye çalışıyorum. İnsan gülebildiği kadar insandır diyor Moliere. Katılıyorum. İnsanlığın kanunlarının yazılı olduğu bir yönerge olsaydı ilk maddesi doya doya gülün olurdu diye düşünüyorum.

Victor Borges “Gülmek iki insan arasındaki en kısa mesafedir.” demiş. Sevgili okur o halde mesafeleri kapatabilmek duasıyla bu yazıyı sonlandırıyorum. 3 2 1...

Gülümseyin, yazıyorum.