Türkiye’nin kaderini etkileyecek seçimlere az bir süre kaldı…
Aday tespitlerini takiben partilerin seçim beyannameleri ilan edildi, şimdi de mitingler gerçekleştiriliyor…
Milletvekili adayları ilçe ilçe, mahalle mahalle, kapı kapı dolaşarak kendilerini ve partilerinin vaatlerini halka anlatıyor…
Kimin hangi vaadi vatandaş nazarında makes bulur bilemem lakin benim için en önemli proje hükümetin uzun süredir yürüttüğü Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, nam-ı diğer Çözüm Süreci’dir…
Ülkede 30 senedir devam eden ve hükümetin yoğun çabaları neticesinde son birkaç yıldır soğumaya terk edilen terör belası bu ülkenin her şeyini alıp götürdü…
Paramız pulumuz, tüm mesai ve enerjimiz bu uğurda harcandı…
Dağı taşı bombalamaktan ve anaları ağlatmaktan gayrı bir yol alınamadı...
Ne zamanki AK Parti bu meselenin üstüne kararlılıkla gitti, ümitler de aynı ölçüde yeşermeye başladı…
Kürtçe konuşmanın serbest bırakılması, dil kursları ve üniversitelerde ilgili bölümlerin açılması, TRK Kürdi adıyla bir devlet televizyonunun kurulması ve bölgeye yönelik yatırımların artırılması ilk etapta dikkat çeken hamleler oldu…
Diyalog kanallarının açılmasıyla birlikte özgürlük ve demokrasi yönünde atılacak olan adımlar, sivil bir anayasanın teşekkülü ve silahların bırakılması gibi hususlarda mutabakata varıldı…
Tabiri caizse yaraya tuz basılarak, arı kovanına çomak sokularak ve taşın altına gövde konularak belli bir noktaya gelindi…
Artık acıları tarihe gömüp helalleşme vaktidir…
Bu saatten sonra bu işin dönüşü olmamalı, analar artık ağlamamalı…
Ülkenin enerjisi ve kaynakları bu uğurda heba edilmemeli…
Aynı göğün ve aynı bayrağın altında kardeşçe yaşayıp ülkenin zenginliğini hakça bölüşmeliyiz artık…
Bu ülkeye barışı getirmeden huzur ve refah içerisinde yaşamanın olanağı yok…
Bilinmelidir ki kalıcı barışın sağlanmasıyla birlikte bu uğurda bugüne kadar harcanan milyarlarca dolar para bu ülke insanlarının refahı için kullanılacak…
Sadece terör sorununu çözüme kavuşturmak bile bugün yapılan tüm uçuk kaçık vaatlerin gerçekleşmesine zemin hazırlayacak…
O nedenle önce kardeşlik projesine sarılıp bu ülkeye barışı getirmek zorundayız…
Günü kurtarmaya yönelik ve buram buram popülizm kokan rüşvetçi vaatlerle inanın hiçbir yere varamayız…
Siz istediğiniz kadar insanların heva ve heveslerine hitap eden vaatlerde bulunun, önünüze gelene mavi boncuklar dağıtın…
Şayet benim bin tane oyum olsa bu projeye destek olmayan ve bu uğurda çaba harcamayan partilere birini dahi vermem…
DERT BABASI ZEKİ TOÇOĞLU
Allah kolaylık versin, herkes bir şey istiyor Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’ndan…
Bakanlar bir şeyler istiyor, ha keza milletvekilleri istiyor…
İl ve ilçe yöneticileri, kadın ve gençlik kolları üyeleri istiyor…
Belediye başkanları, daire müdürleri, muhtarlar istiyor…
Eş dost istiyor, hatırlı kişiler istiyor…
Vatandaşların talepleri bitmek tükenmek bilmiyor…
En çok iş istiyor insanlar…
Kimi direkt istiyor, kimi araya hatırlı kişileri sokuyor…
Para isteyen de var, ihale isteyen de…
Başkalarıyla randevu alabilmek için aracı olmasını isteyen de var…
“Sen araya girersen bu iş olur” diyerek kendi yetki alanının dışına çıkmasını isteyen de…
Ben olsam vurur kapıyı, alır ceketimi, çıkar giderim…
Ya da “Sizinle mi uğraşacağım kardeşim” deyip kapatırım kapıları, telefonları…
Ama yöneticiliğin yanında “Şehrin ağabeyi” olmak böyle bir şey olsa gerek ki Zeki başkan sabırlı davranıyor…
Yapabileceklerini yapıyor, makul ve yerinde olan talepleri karşılıyor, tutamayacağı sözleri de vermekten kaçınıyor…
Herkes bir şeyler istiyor Zeki başkandan…
Bu arada bana da bir kitap sözü vardı kendisinin…
Yeri gelmişken hatırlatayım istedim…
ÖZKOÇ’UN AFİŞLERİ… SAADET’İN MİTİNGİ…
CHP Milletvekili Engin Özkoç’un hazırlattığı görsellere suikastlar düzenleniyor bu aralar…
Parasını verip kiraladığı duvarlardan resimleri indiriliyor…
Bazı yerlerde de kimliği belirsiz kişilerce afişleri yırtılıyor…
Nedir kardeşim bu tahammülsüzlük?
Yok mu bu işe dur diyecek etkili ve yetkili insan bu şehirde?
İnsanlar onca para ve emek harcıyor, zahmet çekiyor bu afişleri hazırlatmak ve asmak için…
Ayıp değil mi, günah değil mi, yazık değil mi?
Saadet Partisi’ne de Kent Meydanı’nda miting izni verilmemiş…
Başka bir etkinlik varmış Kent Meydanı’nda onların istediği gün…
Yahu bu şehrin tek bir miting meydanı var lakin onlarca etkinlik alanı mevcut…
Girin araya ve bu ayıbı temizleyin bir zahmet…
Yarış dediğin eşit şartlarda yapılır…
Muhalefet partilerine yönelik haksız uygulamalara bir an önce son verilmeli…
İnsanlar da birbirlerine karşı daha anlayışlı ve tahammüllü olmalı…
Kimsenin emeği heba edilmemeli…
KISA KISA…
· Hala Başbakan Davutoğlu'ndan gayrı hiçbir lider, "Partimi birinci parti yapamazsam istifa edeceğim" diyemedi... Neden acaba? İktidar olma ümitleri mi yok yoksa hedefleri mi küçük?
· Asgari ücreti bin 500 TL yapacağım diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu'na haksızlık etmişim, meğer DSP Genel Başkanı Masum Türker 2 bin TL yapacakmış… Sonra bir de gördüm ki BTP Genel Başkanı Haydar Baş, "Asgari ücret 5 bin TL olacak" demiş... Açıkçası çok cazip bir vaat... Oyumu BTP'ye mi versem acaba? 5 bin TL maaş hayat standartlarımı bir hayli yükseltir... Eeee, yok mu artıran?
· Memlekette hiç seçim havası yok… İnsanlar bezmiş siyaset muhabbetinden… Partililer eski heyecanından uzak… Bitse de gitsek havasında herkes!
· CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Eğitimde 1+8+4 sistemini getireceğim diyor… Sonra da İmam Hatip okullarının kapatılmayacağını söylüyor. Peki, İmam Hatip Ortaokulları ne olacak?Bu okullar 8 sene mi eğitim verecek?Şeytan bunun neresinde?
· Başbakan Davutoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun canlı yayın teklifini kabul etmeli... İki lider de birbirlerine sorular sormalı... İki lider de söyleyeceklerini birbirlerinin yüzüne bakarak söylemeli... Neticede kimin vaadinin gerçek, kimin söylediklerinin hayal olduğuna halk karar vermeli... Geçmişte tüm parti liderlerini açık oturumlarda bir arada izlerdik... Bütün demokrasilerde vardır bu... O yüzden Davutoğlu canlı yayın teklifini bir an önce kabul etmeli... Bu işin lamı cimi yok...
