Bu iki kelime hayatımızın temel taşlarıdır. Cemiyetimizde insanların her gün biraz daha güven duygusunu kaybettiğini  i görmek yarınlara bırakacağımız mirasın sevgisizlik ve güvenmeme duygusunun üzerine bina edileceğinin korkusu içimi iyice kapladı . Belki faydam olur diye aşağıdaki araştırmayı derledim. .

Ahid nedir ? 
Ahid; Arapça isimdir. Kelime olarak, bir işi üstlenip üzerine almak, söz vermek manalarınadır. Ayrıca antlaşma, sözleşme, mukavele, mîsak, , hükümdar fermanı gibi manalara da gelir. 
Tasavvufta ise ahid , insanların Allah Teala’yı Rab olarak tanıma hususunda Bezm-i Elest’te/Kâlubelâ’da verdikleri söz manasında kullanılır. 
“Yemin”,ahdin dinî-hukuki yönünü; “                          Ahid ise ahlâkî yönünü teşkil eder.

Denirse katılır mısınız ?

Ahid ile yemin arasında fark vardır. Yemin bozulursa kefaret gerekir. Fakat ahid de bu yoktur. Ahdi bozmanın günahı kefaretle ortadan kalkmaz. Onun için İslâm'da ahdi bozmak büyük vebaldir. Gerek Allah'a ve gerekse insanlara karşı verilen ahdin yerine getirilmesi icap eder.
İnancımıza göre ahde vefa, iman edip ve bu suretle kendisini hür iradesiyle sadakat mükellefiyeti altına sokmuş olan müminin ahlâkî bir borcudur. 
Her vaad ve ahid, yükümlülük için ehliyet şartlarını taşıyan bir insanı borçlu ve sorumlu kılar. Dinimiz ahlak anlayışı  bu sorumluluğun yerine getirilmesine "ahde vefa" veya "ahde riayet" denir ki, her iki tabir de Kur'an'dan alınmıştır. 
Ahde vafa "Verdiği sözlere bağlı kalmak, özü ve sözü doğru olmak" gibi anlamları da ihtiva eder .    
Ahlaken ahde vefayı yüksek bir fazilet haline getiren husus, kişinin taahhüdünün aksini her an yapma imkânına sahip olduğunu bilmesine rağmen, kendisini inançları gereği verdiği söze bağlı hareket etmek zorunda hissetmesidir. 
Ahde uygun hareket edilmesini imandan sayılmış, ahde aykırı davranmayı ise nifak alametleri arasında göstermiştir. Zira sözünde durmamak, sözüne güvenilmez olmak, imanın özünde bulunan sadakat kavramı ile çelişmektedir. Hadislerde ahde vefa ile sadakat arasında kopmaz bir bağ bulunduğu belirtilmiştir. Konuşurken ne kadar dikkat etmemiz gerektiği bellidir. Bilhassa inançlı olduklarını beyan edenlerin verilen söz - vaatlerin bu kadar mesuliyeti var iken daha hassas olmaları gerekmektedir. Bilinir ki bilen ile bilmeyenin sorumluluğu ve cezası farklıdır. 

Sadakat nedir ?

Sadakat, doğruluğu kalbde korumak demektir.  Kalp nasıl bir  uzuv dur ki onun içine girmeyen hiçbir şey değerli olmuyor. Sadakat i sadece  ‘söz doğruluğu' şeklinde yorumlamak da eksik bir anlayıştır. Zira SIDK sıfatına sahip olanların kalpleriyle, söz ve davranışları arasında herhangi bir farklılık söz konusu değildir. Vefa da, tıpkı sadakat gibi önü açık bir emirdir. Ölçüsü bu inancı hakikaten yaşamışların davranışları içinde bulunabilir. İnançdaki emirlerin yaşanabilirliğinin ispatı da onların hayatlarıdır.