Değerli okuyucular, geçen ayki yazımda Ege yollarındaki gözlemlerimden bahsetmiştim…
Gelişmişliğin, karayollarının, endüstrinin, konutlaşmanın, konaklama tesislerinin, güzergah boyunca boyutlarını ele almıştık.
Gurur verici, güzel, ümit dolu, gelecek vaat eden...
EGE YOLLARINA DEVAM...
Manisa, İzmir, Aydın, Muğla ekseninde seyir.
Seyir değil, bir ziyafet.
Göz ve gönül ziyafeti...
Marka olan sebze ve meyveler diyarı.
Güneş, toprak, su..
Bir de alın teri.
Sonuç: Tüm Türkiye hatta dünyanın sofrasında ve dilinde ÖZEL ÜRÜNLER.
Seyir şenliği GELENBE’den başlıyor.
Kırkağaç kavununun anayurdu.
İstanbul-İzmir karayolu Gelenbe’den geçiyor.
Yol iki yönlü, geniş...
Yol boyunca kavun satış yerleri, bir dolu.
SARI, SAPSARI...
Kavun satış yerlerinde yığınlar sizi çekiyor.
Kokusu gizli kalmış.
İkram edilince anlıyorsunuz.
Yarabbi! ... Bu ne lezzet.
Bir dilim, bir dilim daha.
Ürün yerinde daha bir güzel.
- “Başkaca bir kaç çeşit?”
-“Deneyelim!”
Bir başka ton sarı kavun, bir başka lezzet.
Bizim kavunlardan farklı,
Yol boyu öbek öbek.
Sarı, turuncu, bejler...
Bir renk cümbüşü!
TEZGAHLAR BİN DOLU...
Yol kenarında mahalli ürünlerin pazarlandığı tezgahlar.
Yerel meyveler,
Yerel sebzeler,
Taze, günlük.
Özel renkler, kokular.
Kimi taze kimi salamura.
Kapari,
Dut ve üzüm pekmezleri,
Acur turşusu ve diğerleri.
Zeytin çeşitleri ve turşuları
Bir kucak sağlık ZEYTİNYAĞLARI.
Daha neler neler...
Güler yüz ve sıcak merhabalar,
Ardından tadımlar.
Numune ikramlar
ve de: Koy sepete!
Tabii ki: Pamuk eller cebe.
AZ ÖTESİ...
Yol boyu tezgahlar, çoğu kez orman ve bahçe kenarlarında yerleşmiş.
Tezgahların az ötesi...
Her an kendini yenileyen bahçe sebzeleri.
Sanki her sabah yeni çiçek açıyorlar
Yapraklarını yeni kuşanmış
Ürünü üzerlerine yeni takınmışlar.
Her dem tazecik, körpecik.
Geçen yaza inat yapraklarını hiç bırakmayacak gibiler.
Aralarından geçerek arkadaki çamlıklara doğru yürürsünüz.
Boğazınızı sıcaktan kavrulmuş çam yapraklarının kokusu yakar gibidir.
Ayaklarınız bir çıtırtılarla yarışır gider.
Ağaçlıkların derinliklerinde bir yerde bir senfoni sezinlersiniz.
Hiç ayrılmak istemezsiniz, kalasınız gelir oracıkta.
YOLCU YOLUNDA GEREK...
Küçük molalar verilen otantik yerlerden ayrılmak keyiflidir. Sepetimiz, gönlümüz şenlenmiştir.
Tezgahtaki ürünlerin üreticinin madalya gibi gurur verici yönünü kuşandığını keşfedersiniz.
Ürünü artık tezgaha gelmiştir. Yorgundur ama artık tarlada çalışmak seneye kalmıştır.
Üretici tezgahta şen ve mutludur.
Ürünün paraya çevrildiği noktadadır.
Biz de “-Hayırlı işler!” der yola koyuluruz.
YOL BOYU DUYGULAR COŞAR...
Yeni yerler, değişik iklim, çeşitli yiyecek ve kültürel ürünler meraklılarına mutluluk verir, coşkular uyandırır. Hayatlarını zenginleştirir.
Her gidilen yeni yer bir başka keşif, bir başka heyecan, yaşama sevincini besleyen bir unsurdur.
Böyle seyahatlerde insan tatmadığı duygu ve lezzetleri keşfeder. Biz de Ege’nin yerli yemekleri ve lezzetlerini tatdık. Yemek otlarının, meyvelerin, üzümün, incirin envayi çeşidini gördük.
İNCİR... İNCİRLİ OVA...
Adını ovaya vermiştir İNCİR. Gerçekten yer gök incirlik. Burada incir bir marka, bir değer olmuş. Taze ve kuru tüm dünyaya gönderilen bir lezzet. İçeriğindeki besinsel zenginlik ve lif bolluğu verdiği enerji İNCİR’i biricik yapıyıor.
Sofralık incirde taze tüketim söz konusu olduğundan RAF ÖMRÜ önemli bir durum arzeder. Birçok meyve, koparıldıktan sonra da olgunlaşmaya devam eder. Elma ve armutta, ayvada bunu iyi görebilirsiniz. Onun için tam yenilme kıvamında olgunlaşması beklenmeden toplanabilir. Daha diri iken kolay taşınır, saklanır, rafta olgunlaşır.
İncir’de öyle değildir. Daldan koparılınca olgunlaşma işlemi durur. Ham toplayıp olgunlaşmasını (elma gibi) bekleyemezsiniz. Olgun, olmuş iken toplamalısınız.
Olgun bir incir de birkaç gün içinde yenmez ise dayanmaz, bozulur. Bu yönüyle bazı türlerinin Pazar değeri yoktur.
Raf ömrü uzun olan BURSA KARASI on-onbeş günlük raf ömrü ile dayanıklı tür incirlerin en ünlenenidir. Şeker oranı ve kalorisi az, tutulan bir türdür. Avrupa ihracatı önemli miktardadır. Her yaz sonu taze toplanan Bursa Karası incirler soğuk zincir denilen soğutmalı araçlarla Avrupa’ya ulaştırılır. Manav ve marketlerde bayrak açar.
TA ÇİN’E KADAR...
Gıdaları saklama yöntemlerinden biri de kurutma yöntemidir. Bu inciri saklamada altın standarttır. Aydın’ın kurutulmuş ve defne yaprakları ile sarmaş dolaş paketlenmiş incirleri Avrupa, Amerika şurası, Çin’de raflarda boy göstermeye başladı.
TARİŞ’in ürünü incir Tayvan, Hong Kong ve Çin’de pazarlanmaktadır. Türk kuru inciri Çin televizyon ekranlarında tanıtılıyor.
Çinliler inciri kesik ve ızgaralanmış tüketiyorlarmış. Bizim inciri bütün olarak görünce şaşırmışlar. Gün ve gün artan bir talep varmış ve incir ihracatımız büyük rakamlara ulaşmaktaymış.
Yukarıdaki haberi Cihan Haber Ajansı’ndan Osman Erol Pekin’den bildirmektedir.
BİR ENSTANTANE; BİN ANEKTOD.EVE DÖNÜŞ...
Değerli okuyucular,
Bu ayki yazımızda bereketli Ege köşelerinde yapmış olduğumuz dokuz günlük gezimizden edindiğimiz izlenimlerle incir konusundaki tespitlerimizin bir kısmını aktardık.
Güzel, ışıklı, mutlu geçen günlere, keşfedilen lezzetlere ve güzel anılara dair nice anektodlar not aldık.
Çoğu kısmetse sonraki yazılarımızda yer alacaklar, sıralarını bekliyorlar.
Gönlümüzden geçen, bunları kışı ısıtsınlar diye önümüzdeki aylarda yazmak, aktarmak şeklindedir.
Şahane Ege günlerinden sonra neşe valizimizi ve enerji depolarımızı doldurduk.
ADA’ya yuvamıza yönlendik . Darısı seyahat ve keşifleri sevenlerin başına.
Kalın sağlıcakla...