* Adam satmak
- Usta be!
- Evet?
- Bir soru sorabilir miyim?
- Sadece bir tane mi?
- Evet, sorup gideceğim.
- Peki, sor!
- Acaba diyorum; yola birlikte çıktıklarını, yolda buldukları ile değiştirenlere, zamanı gelince birileri de onlara aynı muameleyi yapar mı?
- Men dakka duka…
- O da ne demek?
- ‘Yapana yaparlar’, demek…
- Yani?
- Etme – Bulma dünyası!
- Yani?
- İlâhî denge zamanı gelince aynı şeyleri sahibine iade eder...
- Öyle mi?
- Evet, kesinlikle yapar. .
- Emin misin?
- Yapmazsa eşyanın tabiatına aykırı olur...
- Tamam, teşekkür ederim.
***
* Münevverler Ocağı
- Usta be!
- Evet?
- Bir hususu anlayamıyorum.
- Hangi hususu?
- Ülkemin bir kısım akademik insanı bir cemiyet kurmuşlar ve adına da ‘Münevverler Ocağı’ demişler. Mensuplarına bakıyorum da her birinin bir unvanı var. İçlerinde hiç unvansız kişi yok…
- Eeee? Kötü mü yani?
- Kötü demiyorum da…
- Eeeee?
- Yani buraya ancak resmi unvan ve titre sahip olanlar mı üye olabiliyor?
- Görüntüye bakılırsa öyle? Üyeler münevverler oluşuyor olsa gerek.
- Peki, yine bakıyorum da, buraya üye olanların bir ikisi hariç, hepsi aynı ‘siyasi görüş’ü paylaşıyorlar. Onların siyasi görüşünün dışında olanlar ‘aydın’ , pardon ‘münevver’ olamıyorlar mı?
- Görüntüye bakılırsa öyle… Olamazlar… En iyisini onlar bilir.
- Peki, onların dışında kalanlar da bir ‘ocak’ kursalar, adına ‘Münevver Olmayanlar Ocağı’ , yani daha kısa olarak, ‘Cahiller Ocağı’ ismini verseler, olmaz mı?
- Görüntüye bakılırsa öyle? Yani olur tabii… Yakışır da…
- Allah, Allah… Bu ne biçim bir iş böyle?
- Öyle işte…
- Adamlar kendi kendilerini ‘aydın’ ilan ediyorlar, öte taraftan bakıldığında, kendilerinin dışında olanlara tepeden bakarak onları ‘cahil’ kabul ediyorlar ve sonra kendileri çalıp kendileri oynuyorlar… Olur mu böyle?
- Niye olmasın? O kadar çok kişiden, yani unvanlı kişiden, yani akademisyenden, daha iyi mi bileceksin ‘olur veya olmaz’ı?
- Hani demiştim de…
- Sınıfını bileceksin. Oturduğun yerde oturacaksın. Onlar kendilerine ‘Aydın’ diyorlarsa, elbette ki aydındırlar… Sen de ‘cahil’ olduğunu bil, cahilliğini kabul eyle ve kendi ocağını da kendin kur. İtiraz eden mi var?
- Yoo…
- O zaman mesele yok.
- Kendi kendine ‘dünyanın ek akıllı adamı benim’ diyen birisin görsen ne dersin?
- ‘Kafayı yemiş’ derim.
- Hadi öyleyse güle, güle… Meseleyi anladın.
- Çok teşekkür ederim iyice AYDINLANDIM.