Sakarya halkının morali bozuk biliyorum. Depremden sonra bu şehri hayata bağlayan en önemli unsur olan ve ilin insanının adeta aşkla, tutkuyla bağlı olduğu Sakaryaspor zor durumda bataklık içinde çırpındıkça daha da batağa saplanıyor. Bu şehrin mabedi Atatürk Stadında zafer cığlıkları yerini mutsuzluğa mı bırakıyor diye içerliyorum. Çark caddesinden stada kadar uzanan tezahüratları özlüyorum. Ankara'ya şampiyonluk maçına giden daha maç başlamadan tribünden maçı kazanan gülen yüzleri görmek istiyorum. Bandırmalı dostların geçen seneki final maçını anlatırken yeşil ile siyahın birbirine bu kadar yakıştığını daha önce hiç düşünmemiştik diyen cümleleri ile gururlanıyorum. Ben Sakaryasporluyum yemyeşil ile simsiyahın taraftarıyım diyorum.
Maç sırasında bazen kaptırırsınız kendinizi maraton başlar tezahürata “Seviyorum seni ekmeği tuza banıp, banıp yer gibi bu bizim tezahüratımızdır Kadıköy’de Fener taraftarının söylediğine bakmayın tutkunun merkezinden çıkmıştır o tezahürat Sakarya Atatürk stadının maraton tribününden çıkmıştır.
Küçük yaşlardan beri giderim Sakaryaspor maçlarına buram buram Sakaryam kokar o statta öyle bir bağlılık vardır ki tribünlerde sosyete sosyete tıngır mıngır sosyete tezahüratı da duyamazsınız bizim aşkımızda protokol, vip falan yoktur .Stadın etrafındaki binaların tepesinde de yerimizi alırız biz yani öyle bilet yok falan da dinlemeyiz. Biz Rambo Hasanlar ile Oğuz ,Aykutlar ile Hakan Şükürlerle, Turan Sofuoğlu ile yaşamışız bu sevgiyi. Rambo Hasan takım kaptanıyken ona o kadar güvenirdik ki sahada bizim takımın oyuncusuna kimse yanlış yapamaz Rambo Hasan var orada diye içimizde böyle bir güven duygusunu yaşardık. Bakın eskiden yenilgi sonrası şehirde derin bir sessizlik olurdu biz öyle yenilgiyi falan da kolay hazmetmeyiz.
Şimdi zor durumda kurtarmak için çabalanan hani meclis gündemini bile değiştiren Ankaragücü varya o takıma 7 atmış takımız biz, hemde en zor anımızda. Beşiktaş,Galatasaray,Fenerbahce falan öyle kolay gelemez Sakaryama burda puan almak her baba yiğidin harcı değildir. Türkiye kupası ile takımımızın çektirdiği bir fotograf vardır herkes aşinadır sanırım o fotografa her dükkanın duvarında o fotografı görürdüm. Bayılırdım Köfteci İsmail'in postane arasındaki dükkanına gitmeye orada adeta Sakaryasporu yaşardım hem karnımız doysun hem ruhumuz Sakaryaspor sevdası ile dolu kalbimiz hızla atsın diye. Mbayo desem size yüzümüzde gülücük oluşmazmı o minnacık adam cesur yürek topu aldı mı tamam tut tutabilirsen. Komşu bak fazla üzerimize gelme biz plaka yazmayı çok iyi biliriz. Sakarya bu başka takımlara benzemez. Gereğinde adama kendi kalesine bilerek gol de attırırız biz. Bu ülkenin Ankara’sı, Antalya’sı, Eskişehir’i çok iyi tanır bizi final oynamışız oralarda yere göğe Sakaryam yazdırmışız.
Herkes benden ekonomi veya uluslar ası analiz beklerken neden bu yazıyı yazıyorum biliyormusunuz? Sanki bu değerleri unutanlar var gibi geliyor bana.
Geçen gün Medyabar'ın değerli sahibi Zafer Tokuş msn den yazdı Yiğit Bey canlı yayınımız başlıyor diye benimde hoşuma gidiyor. İlimizde böyle çalışmaların olması keyif verici. Hemen açıyorum karşımda teknik direktörümüz Yılmaz Vural açıklama yapıyor. Kaybedilen puanlardan bahsediyor. Bir rahatlık seziyorum hocada .Katılacakmısınız bilmiyorum ama arkadaşlar ben zaten sezon sonu gidiyorum adım hıdır elimden gelen budur felsefesi anlatıyor bir nevi. Size bir tüyoda vereyim bu köşeden gazeteci değilim ama kulağımda deliktir Dubai’ye sezon sonu bir transferi de söz konusu olabilirmiş hocanın. Ama ben felsefeden pek anlamam ki ben yukarıda yazdığım gururları yaşamış bir insanım ben numaralı tribünden tellere atlamış adamım, polisten copta yemişim maç sonrası ama canım yanmaz ki Sakaryam maç kazanmış.
Hoca uzun süre açıklama yaptı ben size özetini söyleyeyim bu takım küme düşer en azından seneye ki takımda yer alacak gençleri yavaş yavaş hazırlıyorum. Birde hoca ülkenin her yerinde görev yaptığından bahsetti sanki iyi bir şeymiş gibi istikrarım yoktur demek istiyor aslında ama kendisi de maalesef farkında değil. Ben birşey daha hatırlatayım size Yılmaz Hocamızı bir de Cristoph Daum ile aynı Köln Spor Akademisinden mezun olduğundan hatırlayacağız yıllarca televizyonlarda bu polemiği izledim ben. Daum Fenerde bende aynı okuldan mezunum ama neden oralarda değilim diye.
Kendisi açıklama yaptı Sakaryaspor zor durumda diye geldim. Sakaryalı olduğum için bu şehri sevdiğim için hiçbir beklentim olmadan geldim. Bu yaptığı güzel bir jest olabilir. Ama her maçtan sonra aynı açıklama bir saatten sonrada insana sıkıntı veriyor. Bakın ben teknik taktik yazmıyorum zaten bu konuda uzman değerli spor adamlarımız köşelerinde gerekli açıklamaları yapıyor. Ben bu ilin evladı ve bu ile hizmet edebilmek için gece gündüz çalışan bir idareci olarak yazımı kaleme alıyorum.
Beyler ben bu şehri depremden sonra ayakta tutan halkımızın moral kaynağından bahsediyorum. Trafik kazasında trajedi yaşayan bir takımdan bahsediyorum. Bunca yaşanan trajediye rağmen başarılı olmayı her zaman başarmış bir takımda bahsediyorum
Kimse bana yenilgiyi bu kadar kolay izah etmemeli ya da başarısızlık sonunda sessiz kalmamalı. Şaban Hoca neden gönderildi bu takımdan? Ya da şu an takım çok mu farklı? Eğer bir sonraki senenin takımı oluşturuluyorsa bir kaç aydır takımın başında olan bir hoca alt yapıyı ne kadar tanıyabilir? Bakın şunun da altını çiziyorum bu sene bir alt lige düşersek seneye yine takımın başına Şaban Yıldırım getirilmeye çalışılacak. Bir düşünün Şaban Yıldırım her zaman en zor zamanda takımın başına getirilmedi mi? Eğer böyle bir şey olacaksa neden takımla beraber devam etmedi ki bir sonraki seneye takımı daha iyi hazırlasın.
Şarkıda söylendiği gibi “Onun Adı Efsane”. Ne olursa olsun efsane yaşamaya devam edecek. Sevdanın ligi olmaz ki öyle değil mi?