Bazen yalnız kalmak istiyor insan. 
Sessiz ortamda bir kitap okumak ya da kulaklık eşliğinde yürüyüş yapmak istiyor. Eşsiz maviye bakmak ya da yalın ayak yeşilde yürümek rahatlatıyor insanı. Yaşamak zor zanaat deyip kapanıyor kendi içine. Telefon çalsın istemezsiniz o an, parayı düşünmezsiniz arada telefondan evladınızın resmine bakıp ufak bir gülümsemektir tercihiniz.
Öyle bir gündü geçen cumartesi. Böyle zamanlarda benim tercihim Sapanca’da sahil yolunda İzmir lokma tatlımı aldıktan sonra gölün kıyısındaki çay bahçesinde çayımı yudumlarken bir kitap veya bir dergiye kaptırmaktır kendimi.
Her ne kadar uluslararası sermayenin en büyük destekçisi olduğunu düşünsem de Fortune dergisinin Türkiye sayısı ekonominin nabzını tutan keyifli yazılara imza atar zaman zaman özellikle Asaf Savaş Akat’ın köşe yazısı yazdığı derginin haziran sayısı geçti elime. O gün sırada bu dergi vardı.
Dergide Türkiye’nin en büyük 500 şirketi açıklanmış. Birinci sırada kim var biliyor musunuz? Tüpraş. Hani şu Sapanca Gölü ile zoru olan. Gölün suyunu kullanmaktan bıkmayan bunun yanı sıra 7 yıldır bu şehrin suyunu kullanırken elini cebine dahi sokmayan Tüpraş’tan bahsediyorum. Bu firma net satış rakamları ile ülkenin en büyük şirketi seçildi. Tebrik ediyoruz etmesine de işyerlerinin tonunu 5,71 liradan aldığı Sapanca Gölünün suyunu bu şirket 7 yıldır hiç para ödemeden kullanıyor. Yani Sakarya olarak bizimde bu birincilikte katkımız büyük. Hani çorbada tuzu olmak vardır ya bizde farkına varmadan suyu oluvermişiz.
Haberi okuduktan sonra inanın göle bakmaya bile utandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu doğa harikası, bizlere bu kadar güzel imkânlar sunarken onu çok yoruyoruz ve arkamıza bile bakmadan tüketiyoruz. Bakın şu an gölün suyunda yüksek miktarda bakır, çinko, civa, kadmiyum, yağ ve deterjan var. Demir ve kurşunun her noktada sınırı geçtiği saptanmış. İyiye gitmiyoruz anlayacağınız. Bu güzelim değere sahip çıkamıyoruz.
Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nun Mayıs ayı içerisinde Sakarya’yı ziyareti sırasında özellikle Tüpraş’ın 7 yıldır hiçbir ücret ödemeden Sapanca Gölü’nün suyunu kullanması ile ilgili olarak tedbir alınacağına dair bir açıklaması oldu.
Bu konu ile ilgili bir gelişme var mı ? Maalesef hayır.

Benim şöyle bir önerim var. Bu güne kadar Tüpraş’ın kullandığı su onun olsun. Geriye dönük ödemede yapmasın. Fakat lütfen kullanacağı suyu körfezden alsın. Benim gölüme artık dokunmasın.
Gezi olayları sırasında Ayşen Guruda’nın medyanın da çok ilgisini çeken hatta insanlar arasında espri konusu da olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a daha sakin olması ile ilgili “yeğenim yeğenim biraz sakin ol, empati yapmayı ben sana öğretirim yeğenim” diye bir açıklaması olmuştu.
Bende buradan Tüpraş yetkililerine sesleniyorum. Defalarca konuşuldu anlamadılar.
“Yeğenim yeğenim bizim gölümüzü rahat bırak yeğenim. Ben empati yapmayı da bilmem ama Sakaryalının canını da fazla sıkmaya gelmez yeğenim yeğenim”.

Haftaya tekrar buluşmak dileğiyle.

NOT: Endemik bitki türlerinden Taraxacum waltheri bitkisinin sadece Sapanca Gölü’nde yaşamını sürdürdüğünü biliyor muydunuz?

Yok etmeyelim, yaşatalım!