Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Endişe etmeyin. Sapanca Gölü suyu Sakarya ve Kocaeli illerine yılsonuna kadar yetecek seviyededir” demiş...

Demek ki bir yıldan sonra bizim için sıkıntılı ve susuz günler, aylar, yıllar gelecek...

Bir yıl ne ki, göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçiverir...

Bu şartlarda oluşacak sıkıntıdan il olarak tek kurtuluşumuz Ballıkaya Barajı’nın bir an önce devreye girmesi olacaktır...

Bugün barajın yapımını zorlaştıracak eylemler içerisinde olan yöre halkını süratle ikna etmek kaçınılmaz hale geldi...

Koca bir ilin hatta bölgenin hayat kaynağı olacağı ümidiyle bir an önce devreye girmesini beklediğimiz “Ballıkaya Barajı” daha ne kadar süre kısır çekişmelerin kurbanı olacak, bunu anlamakta zorlanıyor insan...

Bu denli hayati önem taşıyan bir konuyu uzatmak, Bakan Eroğlu ve bu konuda yetkili kurum ve kuruluşlara yakışıyor mu?

Bakan “Bir yıllık suyumuz kaldı” diye haykırırken, bir yıl sonrası için Ballıkaya Barajı’nı yetiştiremeyen bir devlet anlayışına sessiz kalmak, susuzluğa rıza göstermek anlamına gelmez mi?

Belediye Başkanı Toçoğlu ve ekibi bu işe ne der!

SASKİ ve Genel Müdürü Rüstem Keleş’in söyleyecek sözü yok mu!

Bakan Eroğlu’na “Siz ne diyorsunuz? Eğer olay belirttiğiniz gibiyse yandığımızın resmidir. Bir yıldan sonrası tufan anlayışını halka anlatmak ve o koltuklarda oturmak hiç de kolay olmayacak” deyip harekete geçmek, bir yandan gölün tükenişini engellemek, diğer taraftan tek çıkış yolu Ballıkaya Barajı’nı gece gündüz çalışıp devreye sokmanın zamanıdır...

Bakan Eroğlu’nun sözlerini böyle okuyor, böyle anlıyor ve böyle değerlendiriyoruz...

Başka şekilde okuyan ya da anlayan varsa, koysun ortaya bilelim...

İnanırsak da, içimizdeki kötümser duyguları silelim...

Bu duygularla önce tehlikeyi yalın bir şekilde ortaya koyan sözlerin sahibi Bakan Veysel Eroğlu’na harekete geçmesi adına “Fesleğenler”, sonra bu konuya duyarsız kalmayacağına inandığımız Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ve SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş’e “Papatyalar” gönderelim istedik, Bizim Bahçe’den...