Yok yok detaya girmeyeceğim. Gazetelerdeki klasik korku senaryolarını da yazmayacağım. Cuma günü Mehmet Ali Birant’ın başlığını attığı yazı gibi kışkırtıcı bir yazı da yazmayı düşünmüyorum. Fakat Lisans tezini Irak üzerine yapmış bir insan olarak gidişatı çok iyi görmediğimi de açıkça belirtmek isterim.
Güneyde bir şeyler oluyor. Hem de bizi hiç memnun etmeyecek şeyler. Bakın Türkiye için Barzani ve Talabani sorunu yeni bir sorun değil. Bu aileler ile biz I. Dünya savaşından beri uğraşıyoruz. Ayaklanmalar, bağımsızlık talepleri, Türkiye’de ayrı, Irak’ta ayrı konuşmaları genlerine işlemiş. Yeni oluşan eyalet sistemi ile Irak’ın kuzeyinde nasıl bir yönetim anlayışı içinde oldukları aşikârken PYD ile yaptıkları Erbil Protokolü ile bu etkinliğin sınırlarını genişletmek arzusu içinde oldukları da açık bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Şimdi Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerin sorumlusu olarak Suriye’deki Baas Rejimi gözüküyor. Bu olası çünkü Türkiye’nin en hassas noktasının terör sorunu olduğunu yakından biliyorlar. Sonuçta bunlar zamanında terörist başını da kendi ülkelerinde saklamadılar mı? İlişkiler düzelince terör kampları dağıtılmıştı. Şimdi yeniden bunları Türkiye’ye bela etmeye çalışıyor olabilirler.
Bende birde bir B planı var. Onu da sizlerle paylaşmak isterim. Şu an Amerikan ekonomisi ciddi bir sıkıntı içerisinde yakında bir seçim var bunun yanı sıra dünyanın en büyük tarım ürünleri ihracatçısı konumundaki Amerika kuraklık nedeniyle çok büyük sıkıntı içerisinde hatta bu kuraklığın ben Türkiye’deki hububat fiyatlarını da etkileyeceğini ve fiyatların yüksek seyredeceğini düşünüyorum. Yani özetle Amerikan ekonomisine şu an bir askeri müdahale ciddi zararlar verebilir. Suriye’ye müdahale edecek biri gerekli onun adresi de uzağımızda değil 900 km sınırı olan bir ülke, Türkiye. Şimdi Suriye’deki sorun Esad’ın kendi halkına uyguladığı şiddet yani sorun insani boyutta, dolayısıyla BM olmadan buraya müdahale etmek olası değil. Ama Türkiye’nin Suriye’ye kendi toprak bütünlüğünün tehdit altında olması tezini öne sürerek müdahale etme durumu da olası. Dolayısıyla Suriye sınırında terör örgütü bayraklarının asılması, askeri eğitime tabi tutulan grupların fotoğraflarının yayınlanması, Türkiye’deki Suriye’den kaçan göçmenlere verilen yardım çadırlarında polise yapılan saldırılar bunların hepsi tahrik unsurları olarak sabır zorlamaktan başka hiçbir şey ifade etmiyor. Hepimiz medyadan yakından takip ediyoruz bu yardım kamplarında ve Suriye’nin kuzeyinde yabancı ajanların kol gezdiği belirtiliyor. Amaç Türkiye’yi Suriye’ye sokmak. Irak’ın Kuzeyi ile yıllardır uğraşmıyor muyuz? Yoksa sırada Suriye de mi var? Yani güney sınırımız maalesef boylu boyunca sıkıntı içerisinde olacak öyle değil mi?
Suriye’nin Türkiye üzerinde farklı bir yeri vardır. Osmanlı’nın ağırlığı vardır bu ülkede. 16. Yüzyılın başından kalma Husreviyye, Mimar Sinan’ın Osmanlı Halep’ine vurduğu ilk damgadır. Ardından yüzyılın ortasında Dukakinzade Mehmet Paşa’nın yaptırdığı Adliya denen camii. Bunlar bizim bu ülkedeki tarihi geçmişimizin parçalarıdır. Türkçe Halep’te en çok konuşulan ikinci dildir. Kaçaktır, köçektir ama Suriye ile sınır ticaretimiz vardır. Osmanlı, Suriye tarihindeki en önemli medeniyettir. Suriye halkı zaten rejimin dışa kapalılığından kendisini kurtarıcı olarak Türkiye’yi düşünmüştür. Ülkemizi bölgede barışı sağlayacak ve refahı getirecek bir ülke olarak görmüştür. Dolayısıyla bu kadar derin bir ilişki içerisinde olduğumuz bir ülkeye karşı bu kadar şahin politika izlemek yerine biraz daha temkinli sorunun çözümü hususunda Uluslar arası kuruluşları daha aktif kullanarak bir politika izlenmesi daha mantıklı olurdu. Gözüken odur ki Esad’dan sonra yeni bir eyalet sistemi de Suriye’yi bekliyor. İnanın bana bu sistem en çok Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir.
Benim yetkililerden isteğim bataklığa itilmemize müsaade etmeyin. Bakın Libya’ya müdahale edildi. Sıkıntıya biz girdik. Burada iş yapan yatırım yapan firmaların alacaklarını hala tahsil edemiyoruz. Şirketler ciddi sıkıntıda. Libya’nın yeni başkanı garanti vermiş ama ben pek umutlu değilim.
Umarım süreç bizim istediğimiz gibi işler. Suriye’de ülke içi şiddete bir son verilir ve Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehlike unsuru olacak bir sorunla da karşı karşıya kalmayız.
Haftaya tekrar buluşmak dileğiyle…