AK Parti’de yaşanan kongre krizi geçen haftaya damgasını vurdu...

Kriz öylesine derinleşti ki AK Parti Genel Merkezi Hendek İlçe Kongresi’ni iptal etmek zorunda kaldı…

Bunlar daha iyi günleriniz…

Zira bu hamur daha çok su kaldıracak…

Tek aday ısrarı ve dayatması devam ettiği müddetçe başta Adapazarı ve il kongresi olmak üzere daha birçok yerde bu tür sıkıntıları yaşayacaksınız…

Çünkü dayatmayla, tepeden inmeci yaklaşımla, delegeyi ve üyeyi yok sayarak partide birlik ve beraberliği sağlamanız mümkün değil…

AK Parti bugüne kadar hep Genel Merkez tarafından yönetildi…

Milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilat başkanları hep Genel Merkez tarafından belirlendi…

Adına “istişare” dedikleri lakin 3-5 kişiyi geçmeyen komisyonların verdiği kararlar bir şekilde sineye çekildi…

Ama artık partililerin sabrı taştı, cin şişeden çıktı…

Artık AK Partililer de demokrasi istiyor, adalet istiyor, istemelidir de…

Bu partide Hendek Belediye Başkanı Ali İnci gibi cesur çıkışlar olmalıdır, her partili hakkını aramalıdır…

Miting zamanları partililere mesaj çekeceksin; yağmurda çamurda, karda kıyamette, Ramazan gününde bile meydanlarını dolduracaklar…

Seçim zamanı mesaj çekeceksin herkes kapı kapı gezerek seçim çalışması yapacak, gecesini gündüzüne katacak…

Sense zor zamanlarda, işin düştü mü hatırladığın üyeleri, delegeleri en kritik seçimlerde yok sayacaksın…

Oh ne ala memleket!

Bu partide herkesin siyaset yapmaya hakkı var…

Parası olsun veya olmasın, gücü yetsin veya yetmesin, arkasında birileri olsun veya olmasın bu partiye üye her insanın bir yerlere talip olma hakkı var…

Siz bu hakkı partilinin elinden alırsanız adınızda bulunan adalet kavramından da, uğruna nice mücadeleler verdiğiniz demokrasi kavramından da bihabersiniz demektir…

AK Parti son yıllarda mirasyedi gibi davranıyor…

Devlet kademelerindeki müthiş kadrolaşma hareketi devam ediyor…

Bunun en bariz örneği okul müdürleri atamasında yapılan haksızlık ve adaletsizliktir…

AK Parti her yere, iğne deliğine bile kendi adamlarını yerleştiriyor…

AK Partili olmayana yaşama hakkı tanınmayacak nerdeyse…

Belediye başkanları ilçe başkanlarıyla kavga ediyor, kimileri pantolon indirmekten falan bahsediyor…

Usulsüz ihale söylentileri, Başbakan’ı bile çileden çıkaran imar düzenlemeleri gibi örnekler yaşanan güç zehirlenmesini gözler önüne seriyor…

Herkes kendi ikbalini düşünerek siyaset yapmaya başladı son dönemde…

Ama Genel Merkez her defasında “Ben nasıl olsa iktidar partisiyim… Beni kimse eleştiremez… Kimse bu gemiyi terk edemez… Elimdeki güçle yaşanan olumsuzlukları da bir şekilde örterim” mantığıyla hareket ediyor…

Ve bu tavrıyla parası ve gücüyle her şeyi yaptırabileceğini zanneden zengin şımarık çocuklarına benzemeye başlıyor…

Bu gidişin sonu hayra alamet değil…

AK Parti kendi kendini bitirmek istemiyorsa her alanda adil olmak ve adaletle hükmetmek, sözde değil özde demokrat olmak zorunda…

Aksi halde siyasi partiler mezarlığında yerini alır…

Boşuna denmemiş, “Düşmez kalkmaz bir Allah” diye…

ERBAKAN HOCA’NIN NE GÜNAHI VARDI?

Fazilet Partisi’nden ayrılıp AK Parti’yi kuran ekip en çok Erbakan Hoca’nın yönetim anlayışından şikâyet ediyordu…

Genel başkanı kendisinin belirlediği, hatta onun belirlediği isimlerin karşısına aday çıkarılmadığından yakınıyorlardı…

Partiyi Erbakan Hoca ve kendi tabirleriyle bir grup “ihtiyarın” yönettiğini ileri sürüyorlardı…

Gelinen noktada onlardan ne farkları kaldı?

AK Parti de tek adam anlayışıyla yönetilmiyor mu?

Hadi diyelim en fazla birkaç kişinin etkisi olmuyor mu parti politikalarının belirlenmesinde?

Siz de Erbakan Hoca gibi “istişare” ile belirlemiyor musunuz adaylarınızı?

Siz de “Her şeyin en iyisini ben bilirim” havasında değil misiniz?

Nerede kaldı attığınız o özgürlük nutukları şimdi?

Adama demezler mi, “Dinime küfreden Müslüman olsa” diye…

YOK BİRBİRİNİZDEN FARKINIZ

CHP ve MHP’yi her fırsatta eleştiriyoruz…

CHP’de parti teşkilatlarının yeteri kadar çalışmadığını, aday belirlemelerinde partinin ruhunu teşkil eden ön seçim yönteminin geri bırakıldığını söylüyoruz…

MHP’de sürekli teşkilatların kapatıldığını veya başkanların görevden alındığını, partideki en ufak bir meselenin bile Devlet Bahçeli’nin iki dudağı arasında olduğunu yazıp duruyoruz…

AK Parti’nin yaptıkları bu partilerden aşağı kalır şeyler mi Allah aşkına?

Aynı vurdumduymazlık, aynı totaliterlik, aynı “her şeyi ben bilirim”cilik…

Bütün adayları kendi keyfinize göre belirliyor, “Millet nasılsa oy veriyor” diye önümüze koyuyorsunuz…

Kendi içinde demokrasiyi yaşamayanlar bu ülkeye demokrasi getiremez…

Zira kendi üyesine, delegesine güvenmeyene bu millet nasıl güvensin?