Hz. İsa’nın insanları diriltebilmesi, Hz. Musa’nın asası, Hz. Muhammed’in Kuran’ının şiirselliği… Resul peygamberlerin, peygamberliklerinin birer alameti. Ama bir ortak noktaları var. O da gönderildikleri toplumlarım en üst düzeyde yaptıkları şeylerin (tıp ilimi, büyücülük, şiir sanatı) çok ötesinde şeyler olmaları. Bir nevi ne kadar uğraşırsanız uğraşın buna ulaşamayacaksınız şeklinde bir meydan okuma. Bu meydan okumaya, yüzyıllar geçmesine rağmen kafa tutabilen oldu mu? Olamayacak da. Hele ki Kuran’ın o muhteşem şiirselliğine…
Benim bir hayalim var. Ömrüm o mertebeye ulaşmaya yeterse, Kuran’ın ses özelliklerini kullanarak bir şiir kitabı yazmak istiyorum. O kadar muhteşem bir eser olacak ki, Kuran’ın şiirselliğinin yanında bir hiç olacak.
‘bir parça tanrı’ isimli bir şiirim var. Bir ikindi namazı sonrası okunan bir surenin sesinin güzelliği, aylar sonra o şiiri tamamlamamı sağlamıştı. O sure neydi, hatırlamıyorum. Hatırladığım, vurulup kaldığım.
Şiir ve Kuran- Kerim. Hem, Nar’ın Babasını bilirsiniz. Haydar Ergülen’i. Onun muhteşem Nar şiirini de. Bakın.
‘Kış büyük geliyor nara gidelim
soğudu günlerin yüzü nara gidelim
narın bir diyeceği olur da bize
açılır yazdan bin bir sıcak söz
dilimiz kurudu burdan nara gidelim
…
Bir de Kadr Sûresine bakın.
"İnnaa enzelnâhü fî leyletil kadr.
Ve maa edrâke mâ leyletül kadr.
Leyletül kadri hayrün min elfi şehr.
Tenezzelül melâiketü verrûhu fîhâ biizni rabbihim.
Min külli emrin selâm. Hiye hattâ matla'ıl fecr."
İşte istediğim tam da bu. Haydar hoca bu ayrıntıyı muhakkak biliyordur. Ve Kadr Sûresinin ulaşılmaz mükemmelliğini.
‘*Ve mâ huve bi kavli şâirin, kalîlin mâ tu’minûn(tu’minûne)’. (Hâkka Sûresi)
‘Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.’
Elmalılı Hamdi Yazır’ın meâli ile bu yazıyı bitirmek yerinde olacaktır.