Hayat içinde her şeyin, her işin, her oluşumun ve her kuruluşun bir işleyişi ve bir disiplini vardır.

             En küçük birim olan aile ve ev hayatı bile bir disiplin içinde, belli kurallar ve şartlar dahilinde yürür, yürütülür.

             Hiç şüphesiz şehir hayatının da bir işleyiş tarzı, bir disiplini, şartları ve bedeli bulunmaktadır.

             Kentler toplu yaşam yerleri, binler, yüz binlerce kişinin bir arada yaşadığı ortak mekanlar, ortak evlerimizdir.

             Şehirler aynı zamanda canlı organizma gibidirler. Bir bebeğe ya da insana nasıl bakılıyorsa, ihtiyaçları, beslenme, sağlık ve temizlik gibi talepleri nasıl gideriliyorsa, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için nasıl itina gösteriliyorsa, şehirler de aynıdır ve aynı itina ve ihtimama muhtaçtırlar.

             Köy de, dağ da, orman da ya da bağ da ve bahçe de yaşadığınız ve davrandığınız gibi şehir de yaşayamaz, hareket edemez, davranamazsınız! Şehir de çok dikkatli, bilinçli, ölçülü ve disiplinli davranmak, hareket etmek ve yaşam sürdürmek zorundasınız. Bin bir kurala uymak, her yaptığınıza dikkat etmek mecburiyetindesiniz.

             Şehir de havayı kirletemez, çevreye koku salacak bir faaliyet içinde olamazsınız.

             Gürültü yapamaz, yüksek sesle konuşamazsınız. Televizyonun sesini sonuna kadar açamaz, gece yarısı inşaat  ve tamirat yapamazsınız.İstediğiniz gibi bina yapamaz, keyfinize göre kat atamaz, boya vuramaz, tabela asamazsınız.

             Sokaklara tüküremez, çöp kutusu dışında hiçbir yere çöp atamazsınız.

             Suyu istediğiniz bollukta kullanamaz, boşa akıtamaz, israf edemezsiniz.

             Tuvaletleri kirletemez, kullandığınız kağıt mendili bile şebekeye atamazsınız.

             Ağaç, çim ve çiçeklere zarar veremez, dilediğiniz şekilde kullanamazsınız.

             İnsan da akciğer ne ise, kentlerde de ağaç ve çim aynıdır. Kentler onlarla  solunum yapar, nefes alır.

             Şehir de denizi, göl ve dereleri  gözünüz gibi korumak zorundasınız. Şehirler de hava sirkülasyonunun sağlandığı yerler buralardır ve kent ahalisi oralar da nefes alır. Şehrin nefes borularıdır.

            Şehir de dağ başında araba kullandığınız gibi kullanamaz, yaya kaldırımları dışında yürüyemezsiniz. Kaldırımları kırıp dökemez, işgal edemezsiniz.

            Rastgele araç park edemez, yeşil ışık yanmadan geçemez, aracınızı istediğiniz hız da süremezsiniz.

            Otobüste, dolmuş ve tüm toplu ulaşım araçlarında yüksek sesle telefon görüşmesi yapamaz, arkadaşınızla konuşamazsınız.

            Tavuk besleyemez, inek, koyun ve keçi gibi hiçbir hayvanı saklayamazsınız. Köpek besleyemez, rastgele gezdiremez, salıveremezsiniz.

            Uluorta aşuftelik yapamaz, evin içinde ve yatak odasında yapabileceğiniz şeyleri şehir de yapamazsınız. Ev de giydiğiniz kıyafeti bile giyemez, istediğiniz gibi açılıp saçılamazsınız.

            Kapalı mekanlar dışında içki içemez, eğlenemez, düğün dernek yapamazsınız.

            Hatta, uluorta geğiremez, hapşıramazsınız. Ağzınızı bir karış açıp esneyemezsiniz. Küfürlü      ve argo konuşamaz, engellilere ait yerleri işgal edemez, soldan yürüyemezsiniz.

            Hülasa, şehir de yaşamın disiplini, şartları ve bedeli vardır.

            Şehirler dağ başı, orman, yayla, ya da köy değildir.

            ORASI DİNGONUN AHIRI  HİÇ DEĞİLDİR!!!

            Dağın, ormanın, bağın, bahçenin ve köyün bile bir disiplini vardır. Oralar bile rastgele hareket edilecek yerler, istediğinizi yapabileceğiniz mekanlar değildir. Tek farkı; şehirler kadar geniş kuralları, disiplini ve şartları olmayışıdır.

           Şehirler ORTAK YAŞAM ALANLARI, MÜŞTEREK MÜLKÜMÜZ VE EVLERİMİZDİR.

           Aynı havayı, suyu, toprağı, parkı, yolu, ağacı, çimi, çiçeği, aynı tuvaleti, camiyi, kahveyi, pastaneyi, bakkalı, marketi, mektebi kullandığımız yerlerdir.

           Dolayısıyla kul hakkına en çok riayet edilmesi gereken yerlerdir. Zira A’dan Z’ye her şey ortak, her şey de herkesin hakkı vardır.

           Evet. Ortak evin, ortak mülk ve akarın ortak kuralları ve disiplini vardır. Herkes bu kurallara ve disipline uymak mecburiyetindedir.

          Ben bu kurallara uyamam derseniz köye, yaylaya, ormana, dağa  gideceksiniz. Daha az kurallı ve çok daha az insanın olduğu yerleri tercih edeceksiniz. zira oralar da bu kadar kurala ve disipline ihtiyaç duymayabilirsiniz.

          Ama şehir de hepsine uymak zorundasınız.

          Ya uyarsın ya da ormana, dağa çekilirsin.

          Ama unutulmamalıdır ki, dağ, orman, yayla, köy, bağ ve bahçe bile tümüyle kuralsız, disiplinsiz değildir. Hayatın bütünü kurallar, kanunlar ve disiplinler manzumesidir.