Sakarya Üniversitesi Güneş Arabası (SAGUAR) TÜBİTAK tarafından organize edilen Alternatif Enerjili Araç Yarışları Güneş Enerjili Araçlar kategorisinde birinci oldu.
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı, alternatif enerji kaynaklarına dikkat çekilmesi ve üniversite öğrencilerinin fikirlerinin üretime geçirilebilmesi amacıyla 2005 yılından bu yana Alternatif Enerjili Araç Yarışları düzenliyor. Güneş ve hidrojen gibi temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan araçların piste çıktığı yarışlara 40 üniversiteden 62 araç başvurdu. Formula G-Güneş Enerjili Araç Yarışları’na 34 takım ve 39 araç, Hidromobil-Hidrojen Enerjili Araç Yarışları’na 22 takım ve 23 araç katıldı.
20 tur sonunda Sakarya Üniversitesi (SAGUAR 2) birinci, İstanbul Üniversitesi (SOCRAT 13) ikinci ve Dokuz Eylül Üniversitesi (SMYRNA) üçüncü oldu.
KUR’ANDA GÜNEŞ HAKKINDA BUYRULUR Kİ;
14:33 - “Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi. 91-1 - Güneş'e ve onun parıltısına, 2 - Güneş'in ardından gelen Ay'a, yemin olsun ki….”
Kur’an da güneş hakkında pek çok ayeti kerime vardır. Maalesef biz güneşi iman gözüyle idrak edemedik. Güneş hem dünyamızı ve hem de Rabbimizin kudretiyle kulluğumuzun yolunu gösterecektir. Güneşin faydaları nedir dense, sanırım saymak mümkün değildir. Her gelecek zaman ve imkan bir çok faydayı ortaya çıkaracaktır. Güneşin enerjisi ve bize sağladığı faydalardan biride vasıtalarımızın ücretsiz yakıtı olmasıdır. Haremi şerif bölgesi toprak altında petrol ve üstünde güneş ile yine enerjinin anavatanı olmaya devam edecektir.
Ülkemizde ki yarışta birincilik kazanan Sakarya Üniversitesi ekibini tebrik ederiz ve bu başarı için Rabbimize sayısız hamdler ederiz. Başarıda emeği geçen ve projenin başlangıcından bu güne kadar gayret gösteren hocalarımıza ve öğrencilerimize tekrar teşekkür ederiz. Bize düşen görev ise şu ayette bildirilmiştir;
Fussilet suresi, 37; “Gece gündüz, Güneş, Ay, hepsi O’nun âyetlerindendir. O halde Güneş’e ve Ay’a değil, onları öylece yaratana secde edin, eğer O’na ibadet ediyorsanız!”
SAHTE TEBESSÜM
Tebessüm, insana ne kadar da yakışıyor. Tatlı bir gülümseme hali, insana ve muhatabına değer ifadesidir. Bazı insanlar ise bu konuda “engellidirler”.
Tebessüm Hz. Muhammed’in aleyhisselam hem sözlü ve hem de fiili sünneti seniyyesidir. “(Mü’min) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.” Tirmizî, Birr, 36.
“Güler yüzle insanlara selâm vermen sadakadır.” (Câmiü’s-Sağîr, 4/1513)
“Allah yumuşak ve güler yüzlü kimseyi sever.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/503)
“Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyle ise, güler yüzlülüğünüz ve güzel huyunuzla onları memnun ediniz.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/661)
“Allah Müslüman kardeşine surat asan kimseye buğz eder.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/500)
“Allah’tan kork ve hiçbir iyiliği küçümseme. Bu, su isteyen birisine kovandan su vermek veya Müslüman kardeşini güler yüzle karşılamak dahî olsa.” (Müslim, Birr, 144; Tirmizî, Et’ime, 30)
Ya sahte tebessüme ne demelidir.
Maalesef sahte ve yalan gözyaşı akıtan insanoğlu, sahte tebessümü de başarmıştır. Sahte gülüş göstereceğine, hiç gülmesin daha iyidir. Gülümseme kalbin sevincine işaret sayılırken, maalesef öfke, buğuz ve hasedine tebessümünü perde eyleyenler etrafımızda azda değildir.
Tebessümün ibadet olması için, kalbin niyetinin de sahih olması gerekir. Kalbi gülmeyenin, yüz kasları gülse ne işe yarar. Kısacası sahte tebessüm zor bir sanattır. Kalbine yol bulamadığım insanın, tebessümü kalbimi germektedir.
Ah insan sen sahte gözyaşına, sahte kanlı gömlek yalanına başvurduğun gibi, sahte tebessümle de kendini kandırmaktasın.
BEŞ ÇEŞİT DOST GEREK
Hadiste buyrulur ki “Kişi dostunun dine üzerindedir. Kimi dost seçtiğine baksın” Hadisin, peygamberimizin sözü olduğunu bilmeyenimiz yoktur. O’nun sözü sözlerin sultanıdır.
Beş çeşit dost kimlerdir derseniz, izninizle sayayım.
1- İlmiyle amil olduğuna kalbimizin yatıştığı âlim bir insana ve dostluğuna çok ihtiyacımız vardır. Âlimin kıymeti sadece dünyada değil, ahrette de kendini hissettirmektedir.
2- Yetim bir çocuğu tanıma, sevme, gönül açma ve onunla hemhal olmamız kaçınılmaz bir Salih ameldir.
3- İffetli bir fakir dostta bize dünyayı anlamayı ve yetinmeyi öğretir. Bu iffet iktisadi iffettir Ağlanmayan, arsızlık yapmayan, utangaç, halini söylemeyen, züht ve kant ehli dost bizim ahret ve şükür penceremizdir.
4- Hangi çeşit olursa olsun, “engelli bir beden” dostumuza ruhen ihtiyacımız vardır. Zira ruhta özür olmaz. Veya canda engel olmaz da derler.
5-Yaşlı bir piri fani ise olmazsa olmazımızdır. “İhtiyar denilen” seçilmiş insan bizim hayat rehberimizidir.
İşte bu beş dost benim için kaçınılmaz insan şartlarındandır”. İsterseniz siz bu sayıyı azaltmadan artırabilirsiniz.
CÜBBESİZ NİKÂH KIYILIR MI?
TC medeni kanunun verdiği yetkiye dayanarak, belediye yetkililerince kıyılan nikâh merasimlerinde görevlilerin “CÜBBE” giymeleri dikkatimi çekmektedir.
Nikâhın kutsallığını cübbeler mi temin etmektedir. Cübbenin içinde “DİN GÖREVLİSİ/ İMAM” olması laikliğe aykırı da, belediye memurunun cübbeli olması laikliğe aykırı değil mi?
İmamın cübbe giymesi normalken, resmi nikâhı kıyması neden normal değildir. Cübbe kutsalla beraber olunca mahsurluda, kutsala inanmayan biri cübbe giyince maharet mi oluyor.
Biz imamlar cübbesiz nikâh kıyınca oluyor da, memurların ki neden olmuyor. Ben cübbeyi kıskanmıyorum, cübbe ile mukaddes değerlerin buluşmasının mahsurlu görünmesini anlamış değilim. Ah cübbe sende ne kerametler varmış meğer… Cübbe irtica vesilesi sayılırken, modernizmin/çağdaşlığın cübbeye sığınması ise tam bir tezat ve komedidir.
Cübbenin içinde “Allahın emri ve Resulullahın sünneti üzerine, kıyılan nikah” sözleri mi yasak ve mahsurludur. Allahın adı nikâhı helal, zinayı haram kılar. Kanunlar ise nice haramları vergilendirerek kutsallaştırmaktadır. Siz siz olun resmi nikâhın ardından, görkemli ve ihlâslı bir Dinli/Dini bir nikâhı kıyın ki, geleceğinize kıymayasınız.
Bir öneri; Resmi nikâhın kıyıldığı zaman ve mekânda (aynı masada, oda da ve davetlilerin olduğu anda) dini nikâhında eda edilmesi daha nezih ve değerli olur, ne dersiniz?
Unutmayın dini nikâh demek, dini yaşama evet demektir.