Çalışan yapar ve kazanır! Yan gelip yatan, ıvır-zıvır işlere kafa yoranlar ancak hava alırlar...

Eşekler, ömürleri boyunca ‘eşek’ olduklarının farkına varmadıkları için eşşeklik yaparlar.

Birileri şöyle demiş: Etrafımızdaki her şeye tebessüm edelim. Tebessüm ile 'arayan bir gün bulur Mevla'sını'...

Bazen bir sıkıntı, bir dert veya problem, çözüm safhasında, çok güzel gelişmeleri de beraberinde getirebiliyor.

Şu insanoğlunun yaşadığı âlemde, en önemli husus, insanların hayat tarzına ve geleneklerine müdahale etmemektir.

Her canlı bir gün ölümü tadacaktır. Bu tatma, ne geç ne de erken olacaktır. Tam ‘zamanında’, Yaratıcı’nın takdir ettiği anda...

Zaman hızla geçiyor. Geri dönüşü de yok... Ömrümüz boyunca, her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!

Umutluyum, Sevgili Dost. İnşallah, bizim ‘odunları’ da yontacak bir ‘yontucu’ bir gün gelecek ve bizim odunları da halledecektir.

Zaman zaman karar vermekte zorlanıyorum: Duygusal olmak mı? Rasyonel olmak mı? Veya üçüncü bir alternatif varsa, o mu?

Ne kadar eleştirsek de insanımızın mayası sağlamdır. Allah, o anaların yaşayanlarına hayırlı ömürler, öteler âlemine gitmiş olanlar rahmet diliyorum.

Kim veya kimlerin adına, hangi ideoloji veya görüş adına yapılacaksa yapılsın, en kalıcı ve kendine göre sağlıklı DEVRİM, ancak eğitim yoluyla yapılır.

Nedir zaman nedir? İniş mi çıkış mı? Dost mu? Düşman mı? Nerede eğleşir, nerede bulunur? Neden çok hızlı geçer, hiç kimseyi biraz olsun beklemez?

Halen hayatta olan her kim olursa olsun, onların bulundukları mevki sebebiyle, isimleri hiç bir kamu kuruluşuna verilmemelidir. Verilenler de hemen değiştirilmelidir!

Bir dost sormuş: Hiç na’pacağını bilmez halde aval aval sağa sola baktığınız oldu mu? Diğeri de cevap vermiş: En çok onu yapıyoruz zaten. Başka bir şey yaptığımız yok ki...

Can Azerbaycan’da Bakû’nün köylerinde ‘sevmek’ ve ‘acımak’ anlamında "zavallı çocuk " yerine "Hayvan Uşak", kullanılmaktadır bazen… Ben de şimdi diyorum ki; ‘hayvan uşaklara' acıyın!

Evet, evet… İnsanoğlu şimdiye kadar tüm devrimleri yaptı. Biz Türkler de yaptık. Bir de son olarak ‘insan olmak için bir devrim’ yapabilsek, tüm dertlerden ve sıkıntılardan kurtulacağız.

İhtiyaç içinde olan her kim olursa olsun (dini, ırkı, rengi, deseni, tabiiyeti veya her hangi bir özelliğine kakılmaksızın), imkân varsa, yardımına koşmak İNSANİ bir davranış biçimidir ve aykırı davrananların insanlıkları sorgulanmalıdır.

Allah, her canlıya yaşadığı coğrafya ve şartlara uygun kabiliyetler bahşetmiş olmalı... Afrika’da Zulu kabilesinde, ilginç kaplar içinde, hiç dökmeden, çok uzaklardan evlerine, başlarında su taşıyan kadınların dengesi gibi… Kim bilir başka izahı var mı?

Bazen öyle olaylar oluyor ki etrafımızda, gülmek mi, ağlamak mı, tebessüm etmek mi, yoksa sırıtmak mı gerek? Karar veremiyorum. Mesela yurdum Müslüman’ından biri şöyle çarpıcı bir tespitte bulunmuş: "biz adamı Müslüman biliyorduk, meğer şâfiymiş !"

Amerika, İngiltere, Almanya, Çin, Suriye ve daha pek çok  ‘insan olmayan’ ülke yöneticileri, utanmadan ve sıkılmadan, ‘insan hakları’nı savunuyor… Allah, Allah… Garibim hayvanlara hakaret olmasın ya, ‘hayvan hakları’nı savunsalar, hadi bir dereceye kadar, kabul edeceğim…

 

Ahh, rüyalar ah…

Siz olmasanız benim halim nice olur…