Karabük Valisi saygın devlet adamı Orhan Alimoğlu’nun en büyük özelliği, kitaplarla küçük yaştan itibaren kurduğu sarsılmaz dostluktur...
İlimizde vali muavini olarak görev yaparken, tanıdığı tanımadığı herkese kitap tavsiye eden, bununla kalmayıp hediye eden Alimoğlu şehrimizdeki görevi sırasında Zirai Donatım arsaları üzerine kurulu iki konutu kütüphaneye çevirerek gençlerin hizmetine sunmuştu...
Kısa sürede ilgi odağı haline gelen kütüphaneyi donanımlı hale getirip kitaplarla zenginleştiren Alimoğlu’ndan sonra da kütüphane aynı doğrultura hizmetiyle bir önemli boşluğu doldurdu şehrimizde...
Özel İdareler’in kapatılmasıyla isimsiz kalan kütüphaneye şimdi yeni isim arayışına gidiliyor...
İstedim ki bu konuda bir katkım olsun...
Nasıl ki yeni yapılan görkemli İmam Hatip Lisesi binasına çeşitli itirazlara rağmen arsa temininde hiç tereddüt etmeden yer tahsisi yapan Vali Mustafa Büyük’ün adı verildi; buraya da kurucusu ve kitap kurdu Orhan Alimoğlu’nun isminin verilmesinden daha doğal ne olabilir!
Diyelim ki olmadı...
Bu takdirde, kıymeti kaybedildikten sonra anlaşılan ve Alimoğlu ile benzer özellikler taşıyan özdeyiş üstadı Selahattin Şimşek’in ismi de verilebilir...
Şimdilik bu iki favori adaydan gayri hiçbir isim o kütüphaneyi daha anlamlı kılmaz...
Hatırlatalım istedik...
Gerisi Büyükşehir ve halkımıza kalıyor deyip, bu konuda sağlam bir adım atılması dileğiyle Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na Bizim Bahçe’den “Begonyalar” gönderelim istedik...
İŞİN İÇİNDE İŞ VAR
Sakaryaspor transferin son gününde, krizi aşmak adına hayli sıkıntılı ve zor bir zaman dilimi yaşadı.
Aylar önce başlatılan dosya savaşlarında Sakaryaspor Başkanı Selahattin Aydın ve yönetim kurulu, önce yabancı futbolcuların alacaklarını hallederek geriye “Bizden, içimizden” çıkıp Sakaryaspor ile var olan, ekmeğini yiyen, itibar kazanıp şahsiyet bulan eski futbolcuları bırakmıştı.
İşin perde arkasını bilenlerin yönetimi uyarmasına rağmen, Sakaryalı eski sporcuların dosyası “nasıl olsa halledilir” gözüyle geriye bırakılmıştı...
Ama evdeki pazar çarşıya uymadı ve artık isimlerini yazmanın bir anlamı kalmadığına inandığımız 5-6 eski Sakaryaporlu futbolcu, Selahattin Aydın ve yönetimini hayli yordu...
İsteniyordu ki, yabancı futbolcuların gösterdiği kolaylığı, onlar da göstersin...
Araya girenler oldu...
İkna edemediler...
50 bin liralık tazminat alacağını talep eden Murat Bölükbaşı’nın farklı bir konumu vardı...
Yönetime, hiçbir hak talep etmeyeceği bildirilen ibranameyi bırakıp gitmişti oysa...
Yönetimler, başkanlar değişti ve bir sihirli el Murat’ın bıraktığı ibranameyi yok etti...
Murat Bölükbaşı alacağı cüzi paranın dışında mukavelede yazılı 50 milyonluk fesih tazminatını da “Fırsat bu fırsat” deyip istedi ve tazminatı faizleriyle birlikte aldı...
Şimdi spor kamuoyu bu kayıp ibranameyi konuşuyor...
“İşin içinde iş” var diyerek...
Bakalım bu sorun kimlerin başını yakacak!
Zira hiçbir yanlışlık yoktur ki, günün birinde karşına dikilmesin...
Hak edilmeyen paralar kime yar olmuş ki bunlara fayda getirsin deyip, bekleyelim işin sonunu...
Buna benzer tavırlarıyla hak etmedikleri paraları alanlara Bizim Bahçe’den “Zehirli zakkum” dahi göndermek mümkün değil...