Benim kalemimden defalarca engelli insanların hakları doğrultusunda serzeniş cümleleri okudunuz. Bu serzeniş cümleleri ile kaç kişinin hayatında etki ettim merak ediyorum. Kaç kişi belki bilerek belki bilmeyerek yaptığı yanlıştan döndü? Fayda sağlamanın yanı sıra zarar vermekten geri vitese taktığı da mühim tabi…

Sayın okuyucum, yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için az sonra okuyacağınız cümlelerden önce bir not eklemek istiyorum. Amacım asla şahsımı ön plana çıkarmak değildir. Medyada yer etme isteğim de değildir; amaç bir eşitsizliği gün yüzüne vurmaktır…

Şu konuda da bir hata yapmayalım;konuda ismi geçen ve benden üç yaş büyük kardeşim  Bora Acar Zöngür’ün de asla art niyetli ve medyatik olma isteğiyle bahsedeceğim videoyu çekip yayınlamadığına adımın Talha olması kadar eminim.

Video yaklaşık bir hafta önce sosyal medyada gündem oldu. Kaldırıma park etmiş otomobiller yüzünden “kendi evine” giremeyen engelli bir kardeşimin haklı bir serzenişi ve farkındalık yaratma isteğini gözler önüne seriyordu. Gözlerindeki samimiyet gerçekten çok şeyi anlatıyordu.

Bora Acar Zöngür bir trafik magandası yüzünden tekerlekli sandalyeye mahkûm kalmış. Kazadan önce Devlet Sanatçısı bir baletmiş. Vücudunu normal insanlardan daha iyi kullanabilen bireymiş. Ve Allah bundan sonraki bahtını güzel eylesin oldukça “yakışıklı” bir kardeşimiz.

Eşitsizlik az önceki tırnak arasında başlıyor. Bu eşitsizliğin ne Bora Acar ne de (haşa) Yaradan (c.c.) ile ilgisi var. Bozulmuş insanların bakış açılarıyla ilgisi var. O videoyu ben veya rahatsızlığından dolayı yüzü tahriş olmuş başka bir engelli kardeşim çekseydi bu radde de ilgi görür müydü?

Videodan birkaç gün sonra alışveriş merkezinde sağlıklı insanların müsaade etmemesi üzerine dakikalarca asansör bekledim. Buraya beni beklettiler mağduriyetini oynamak istemiyorum ama şunu da merak etmiyor değilim, Bora Acar kardeşimi izleyip hatta sosyal medya hesaplarında paylaşıp beni bekleten kaç kişi vardı o an?

Yıllar önce Türk Televizyonlarında da yayınlanan bir yabancı dizi vardı “Çirkin Betty”. İlk bölümlerde güzel olmayan ve sakar olan karakter güzelleşince herkesi kendisine hayran bırakıyordu. Ve mutluluğa erişiyordu. Bizim ise bu diziden çıkardığımız sonuç “çirkinseniz mutlu olamazsanız” olmalı herhalde.

Hani işimize gelince modern çağdan, medeniyetten bahsediyoruz ya 1200’lü yıllarda yaşayıp “ye kürküm ye diyen” Nasreddin Hoca’nın serzenişte bulunduğu insanlardan ne kadar farkımız var?

Mide bulandırıp öldürülen böcekleri durumunu anlar hale getirirdi insanlık. Belki tek fark terlikle ezilemeyecek kadar büyüğüz. Belki yıllar Franz Kafka’nın Dönüşüm Roman’ını biz gerçekte yaşıyoruz… Allah’a (c.c.) emanet olun…

e-mail : [email protected]