Her ramazan oruçla aramıza derin uçurumlar giriyor.

Ramazan televizyonlara geliyor sanki.

Akıllı telefonlar, feysler tivitler bizden daha dindar, daha mütedeyyin, daha sofu.

Sanal ramazanlar günden güne daha acımasız.

Rahmet ayı değil miydi?

Üst geçitlerdeki sloganlardan mı ibaret ramazan, panolardaki, afişlerdeki dilek ve temennilerden mi?

Kardeşlik, barış, sevgi, birlik...

Orucu sıkı tutmak lazım.

Sıkı tutunmak lazım.

Sabra.

Sükunete.

Oruca niyetlenmek lazım.

İyi niyete.

İyiliğe.

Ağzımızı kapamak lazım.

Suya ekmeğe.

En çok da boş lafa.

Oruç kafa diye bir laf var.

İçinde kafa geçiyor.

Oruç kafaya da iyi gelir aslında.

Kafa varsa tabii.

Niyetli misin diyene, iyi niyetliyim diyebiliyor musun?

Ramazan kolisine, unun, yağın, makarnanın yanına, sucuk, pastırma, bal, antepfıstığı da koyabiliyor musun?

"Gariban, para da versen gidip pastırma alamaz. Eli varmaz. Gider yine tuz alır, şeker alır. Ramazan kolisi dağıtıyorsunuz, iyi güzel de içine pastırma koyuyor musunuz? Senede bir ay olsun sofranızdaki nimeti bölüşüyor musunuz?" diyordu rahmetli Haluk Nurbaki.

İnfak diye birşey var, oruç kafa!

Yunus diye bir can var!

"Bir gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil!" diyor.

Huuuuuu.

Kapat şu televizyonu da, aç oku bakalım infak ne demekmiş!

Ne demekmiş, insandır diye yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkmak!

"Güneş de, ağaçlar da, hayvanlar da secde eder" diyor Allah.

İnsan namaz kılmakla kalmaz, infak da eder.

Verecek hiçbir şeyi yoksa tebessüm eder!

Niyetli misin diyene, iyi niyetliyim diyebiliyor musun?

Ramazan sadece menü olarak mı çok güzel sana?

Sıcak pide, pahalı hurma, pastırma, kavurma, şerbet, güllaç...

Oruç kafanı bozuyor mu, namaz kılmayandan, oruç tutmayandan, başını örtmeyenden daha çok şu kadar milyon fakir, yetim, aç?

İnfak nedir ona bakacaksın, unutma.

Derviş Yunus'u da çıkarma aklından, gönlünden...

Huuuuuu de, yetişir.