* Nice insanlar vardır şu âlemde:
— Kendilerini hep Zerdüşt sanırlar…
— “Dindar’a değil, dine karşıyım’ derler.
— Onlar için ‘yalan’, çok tatlı ve hoş gelir.
— ‘Zül’ ile ‘tül’ü ayırt etmekten acizdirler.
— “Müslüman’a değil, İslâm'a karşıyım” derler.
— Zehirlenmişlerdir, ama farkında değildirler.
— ‘İş’ ile ‘aş’ı karıştırıp, karıştırmadıklarını sanarlar.
— Yaşayıp yaşamadıklarının farkında bile olmazlar.
— Karınları açtır, ama kuyruklarını hep dik tutarlar.
— ‘Makam’ ve ‘mevki’ hasreti ile yanar kavrulurular.

* Nice insanlar vardır şu âlemde:
— ‘Eşek’ dersiniz kızarlar, ama ‘eşek’ olurlar aldırmazlar
— Bulanık suları, sisli, puslu ve basık havaları severler.
— Yaşları kemâle ermiştir, ama kendileri hep çocukturlar.
— Her şey olmuşlardır, ama sadece ‘insan’ olamamışlardır.
— Duyduklarını değil, duymak istediklerini önemserler.
— ‘Rol’ denince sadece tiyatro sahnesindeki gösteriyi anlarlar.
— Dinlerini değiştirebilirler, ama önyargılarını değiştiremezler.
— Ömürleri boyunca, hiç kimsenin fikrine ihtiyaç (!) duymazlar.
— Öyle vehimlidirler ki ‘yağmur’ derseniz, ‘yüzüme tükürdü’ derler.
— Omuzları üzerinde başları vardır, ama içinde beyinleri yoktur.

* Nice insanlar vardır şu âlemde:
— Başları ‘örtülüdür’, ama başka yerleri ve davranışları hep açıktır.
— Kuş ile Devekuşu’nu ayırt edecek bakış açısından mahrumdurlar.
— Lâfzen ‘biz Allah’ın kullarıyız’ derler, ama hiç ‘kul’ gibi yaşamazlar.
— Sahip oldukları sahte görüntü sebebiyle, kendilerini ilâh gibi görürler.
— İnandıklarını sandıkları ‘doğruları’, Allah’ın hiçbir kulu değiştiremez.
— Çok malın haramsız, çok sözün yalansız olduğunun farkında olmazlar.
— Sinirleri alınmıştır; yüzlerine tükürseniz ‘ohh, yağmur yağıyor’ derler.
— Dostlarına oyun oynayanlar, yeni dostlarına da oyunlar için hazırdırlar.
— Allah’a inanırlar, ama O’nun kadar önemli başka tapındıkları da vardır.

Âhh, ah…
* Öyle, nice nice insanlar vardır ki şu âlemde:
— Her olaya ‘etik’ veya ‘ahlâkî’ açılardan bakarlar da, ‘helâl ve ‘haram’ açısından bakamazlar.
— Mezarları, kendileri için değil, başkaları için birer mekân olarak görürler.
— Lâfzen ‘Allah bizlerin rızıklarına kefildir’ derler ama hiç de öyle davranmazlar, ancak dünya ile tatmin olurlar.
— Her canlı gibi, öleceklerini bilirler, ‘biz elbette öleceğiz’ derler, ama ‘hiç ölmeyeceğine inananlar’ gibi dünyaya sarılırlar.
— Kendilerini kurtarmaktan acizdirler, ama vatanı, milleti, kâinatı ve insanlığı kurtarmaya soyunurlar.

* Öyle, nice nice insanlar vardır ki şu âlemde:
— Kendileri birer ‘insancık’tır, ama toplumda hep kasıla kasıla ‘insan’ görünümü sergilerler.
— Kendi tezgâhladıkları oyunların içinde kaybolurlar, ama başkalarını suçlarlar.
— Bazı ‘büyükler’ ‘çocukça yorum’ yaparlar, ama bazı ‘küçükler’ de ‘büyükçe yorum’…
— Gençliklerinde mi, yoksa yaşlılıklarında mı ‘doğru’ yaptıklarını bir türlü anlayamazlar.
— Gençliklerinde ileri derecede ‘mücahittirler’, ama âhir ömürlerinde ileri derecede ‘müteahhit’ olmuşlardır.
— ‘Ne olacak yani, biraz da biz alsak, ne olur ki?’ deyip hep haklı (!) gerekçeler üretirler.

* Öyle, nice nice insanlar vardır ki şu âlemde:
— Sadece "inandık" demekle, imtihan edilmeden, bırakılacaklarını zannederler.
—Kendilerini öyle ‘temiz’ gösterirler ki, aslında lağıma düşseler, lağımı kirletirler.
— ‘Yanlış’ trene binerler, yanlışlığı anlayınca da koridorda geriye doğru yürüyerek ‘doğru yolda’ olduklarını sanırlar.
— Deve kuşlarından farkları yoktur, gözlerini kapadıklarında dünya ‘yok olur’.
— ‘Ağız kokusu’nu, ‘kenef kokusunu’ ve ‘gül kokusu’ndan ayırt edemez, her üçünü de, sadece ‘koku’ olarak algılarlar.
— Bildiklerini söylemekten geri kalmazlar; ama bildiklerini ve gördüklerini yazıp söylemeyenler, yaşayıp yaşamadıklarının ve kaybettiklerinin farkında bile olmazlar.
— Her ne hikmetse, işin içinde olup, olayları bizzat yaşayıp bilenlerin söyledikleri yerine, 'uzaktan gazel okuyanların' söylediklerine daha çok itibar ederler.

Hâsılı Vel kelâm:
Evet, evet…
Öyle… İşte böyle…
* Nice nice insanlar vardır ki şu âlemde:
— Çok uyanık (!) geçinirler, ama aslında uykuda imiş gibi yaşarlar. Dünyaya uykuda gelmişlerdir ve muhtemelen de dünyaya uykuda veda edeceklerdir, hiç uyumadıklarını göstermeye çalışsalar da…