Ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’nin turizm cenneti Antalya civarında bir köyde yaşanılan hikayesinden söz etmiş Beşir Ayvazoğlu, Galatasaraylı Sanat koleksiyoneri Nuri Arlasez ile yaptığı sohbette…

Son derece ilginç buldum…

Ve istedim ki okuyucularımızla paylaşacağım bir yazı olsun…

Önce okuyalım, sonra diyelim son sözü…

“Birlikte (Arnold Toynbee ile) bir gün güneyde, Antalya’ya 70-80 kilometre mesafedeki bir köye gittik…

Bir kahve gördük, girdik…

Nur yüzlü bir ihtiyar…

İçimden geldi, çok samimi olarak gidip elini öptüm:

“Babacığım” dedim,

“Çok açız, çaresine bakabilir misin?”

İhtiyar, “Oğul” dedi…

“Yeter ki, sen fukaranın olanına katlan!

Nemiz varsa senindir.

Yalnız Rabbim yoktan var eder.

Onu bizden bekleme!”

Tercüme ettim, Toynbee şaşırdı,

“Hakiki bir filozof, hikmet aşıkı bir adam!” dedi…

İhtiyar çok güzel yiyecekler getirdi…

Bütün ısrarlarımıza rağmen para kabul etmedi

“Taa nerelerden bu kuş uçmaz, kervan geçmez yere geldiniz, gönlümüze ferahlık verdiniz.

Bir de para mı vereceksiniz? Ne parası?” dedi…

Ama ben ısrar ettim…

Bunun üzerine,

“Bak oğul” dedi

“Misafirimizsin; daha fazla ısrar edersen paranı kabul etmek zorunda kalacağız.

Neş’emizi bu ‘kahpe para’ için kaçırmaya değerse ver!”

Artık ısrar edemezdim…

Toynbee’ye söylediklerini aynen tercüme ettim…

Büyüz İngiliz’in gözleri yaşardı ve şunları söyledi:

“Lütfen söylediklerimi aynen tercüme ediniz.

Bize insanlık sahasında kelimenin en kuvvetli manasıyla edebi ölçüde bir insanlık dersi verdi.

Bu borcu hiçbir zaman eda edemeyeceğiz.

Dünyaları ayakta tutan, her memlekette gizli kalmış bu gibi kahramanlardır.

Bunların yüzü suyu hürmetine memleketler ayakta kalır.

Bunlara İncil’de ‘Toprağın tuzu’ denilmiştir.

Biz sanayileşirken büyük hatalar yaptık.

Maddi servet pahasına bütün bu değerleri kaybettik.

Siz de aynı tehlikeyle karşı karşıyasınız, bizden ders alın.

Hayatta sizi her zaman minnet ve şükranla hatırlayacağız.”

İşte böyle bir ülkede yaşamanın tadı da tuzu da bir başka…

Hangi ruh, hangi anlayış, yaşanılan bu anının bedelini karşılayabilir ki!

Ona değinmiş ünlü İngiliz Arnold Toynbee…

Bizim ülkemize ve milletimize has bu özellik, isterim ki bugün de devam etsin…

Yaşatılsın bu anlayış…

Sürüp gitsin biteviye…

Ünlü İngiliz’in sözleri, onları misafir eden kahvecinin sözleri kadar anlamlı ve duygulu olsa gerek…

İşte böyle duyarlı insanları bağrından çıkaran bir ülkede yaşamanın ne kadar önemli olduğunun altını çizerek, istedim ki Beşir Ayvazoğlu’na Bizim Bahçe’den “Zeytin çiçekleri” gönderirken, Arnold Toynbee’nin ise toprağı bol olsun diyelim…

DÜĞÜN MEVSİMİ

Bir güneşli, bir yağmurlu geçen yaz mevsimini yarılamışken düğünler de alıp başını gidiyor…

Davetiyeler üst üste…

İnsan şaşırıyor, hangi birine yetişeceğini…

Kimine bizzat, bazılarına ise çiçekleriyle katıldığımız düğünlerin kahramanlarına saadet diliyoruz, “Pembe güller” eşliğinde şimdiden…