NAMAZ
*Taraklı'da, Yunus Paşa Camii'nin bahçesindeki vişne ağacının altında kıldığım cuma namazını nasıl unutabilirim ki? Aldığım hazzı... 'Can hüması' ruzigârdan o altın sayfayı okumuştu...
*İstanbul'da Üsküdar Valide Sultan Camii'nde akşam namazını kıldım geçen hafta; 'akşamın üçüncü sayfasını' okudu bana ruzigâr...
*Orhan Camii'nde ikindi namazı kıldım Ada'da; ikindi akşam arasındaki o boşlukta servilerle hâlleşiyordu ruzigâr, arada Sevanihu'l Uşşak'tan pasajlar okuyarak kuşlara...
*İlimbey'de, köyümde kıldığım öğle namazının da başka bir tadı vardı; pencereden baktım, kiraz ağaçlarını öpüyor, ondan sayfalar okuyordu gül ağızlı çocuklara ruzigâr...
*Hızırtepe Yeni Camii'de yatsı namazı kıldım; ruzigâr, çocukluğumu okuyup ezber ettiriyordu kalbime...
*Eyüp Sultan Camii'de kıldığım sabah namazından sonra şunu düşündüm: Namaz mı beni kılmıştı ve ben, ruzigâr'ın gagasındaki deliklerden mi okumuştum kalbimi? Oysa okuma bilmezdim ki ben!
Oruç
*Sezai Karakoç, 'gelin gülle başlayalım şiire, atalara uyarak diyordu'; ben de oruca gülle başladım. Oruçtan daha güzel gülü olan kim?
*İlimbey'de babamın o hem dünyevî hem de uhrevî hazlara çağıran bahçesinde, Haşim'in iri güllerinden birini kokladım, orucum gül koksun diye...
*Gül suyuyla yundum iftar vakti ve şöyle yakardım: Rabbim, güldeki gülü nasip et bana...
*Gül'ün tesbih sesinden başka bir ses duyulmuyor sahur vakti...
*Orucumun bahçesinden mi geçti ki, böyle âteş kesilmiş güllerin gölgesi bile...
*İşte orucumu tutuyorum bir ayna gibi şimdi, bir ikindi vakti, bir gülün gözlerine... Ruhumda bir yaz yağmuru...