I.
‘Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşrû kıldık.’ (Kur’ân-ı Kerîm, Hacc 22/34-35)
II.
Kierkegaard’ın Korku ve Titreme’sinde öyle bir pasaj vardır ki onu da sizlerle paylaşmadan yapamam:
‘İbrahim’in koluna kim güç verdi? Sağ elini kim kaldırdı ki eli gevşeyip yanına düşmedi? Bu sahneyi gören felç olur. İbrahim’in ruhuna kim güç verdi ki gözleri ne İshak’ı ne de koçu görmeyecek biçimde kararmadı? Bu sahneyi gören kör olur. Ve felç olan ve kör olan oldukça az bulunsa da ne olduğunu kadrince nakleden daha az bulunur. Ne olduğunu biliyoruz. Bu yalnızca bir sınamaydı.’
III.
İbrahim Tenekeci’nin “Giderken Söylenmiştir” isimli şiir kitabından ruhu titreten mısralar:
‘iki kere yoruldum, ateşe atılırken bir İsmail’in gözünü bağlarken bir de.’
IV.
YaFuzûlî’nin şu beyitleri:
Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem ıyd için
Dem-be-dem sâat-be-sâat ben senin kurbânınam
*
‘Cânımı cânân eğer isterse minnet cânıma
Cân nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma’
V.
Koca Yûnus’u anmadan olmaz:
‘İsmâilem Hakk yolunda,
Cânımı kurbân eylerem
Çünkü bu cân kurbân sana
Ben koç kurbânı neylerem’
VI.
Aziz Mahmud Hüdâyi ile bahse nihayet verelim:
‘Her kim dilerse bula yâr
Varlığını eyler nisâr
Cânın verir İsmâil var
Kurbâna ermek isteyen’
***
Bayramınız mübarek olsun efendim; zâtınıza hoşça bakınız.