Bazı insanlar Başbakan Erdoğan’la yatıp Başbakan Erdoğan’la kalkıyor…
Gerek kahve köşelerinde, gerek kendi köşelerinde; otobüslerde, minibüslerde, toplantılarda, davetlerde; gerekse sosyal medya üzerinden Başbakan Erdoğan’a sallıyorlar…
Sallıyorlar diyorum çünkü yaptıkları eleştirmek falan değil, direkt kara çalma, iftira atma, hakaret etme…
Adım gibi eminim ki ortam müsaitse galiz küfürler bile savuruyorlardır!
Sabahtan akşama kadar, hafta sonları ve bayram günleri de dâhil, “Başbakan hırsız, Başbakan’ın oğulları hırsız, kızları hırsız, eşi hırsız, yakınları hırsız, arkadaşları hırsız, etrafındakiler hırsız” diye bağırıp duruyorlar…
Nasıl bir zihniyetse bu milyar dolarları olduğunu söylüyorlar Başbakan ve avenesinin…
Affedersiniz içlerinde öyleleri var ki mahalle karılarının yaptığı dedikodulara bile rahmet okutuyorlar…
İlkokuldaki çocuğun bile yapmayacağı bir siyasettir bu ama yapıyorlar maalesef!
Herkesi aynı kaba koymuyorum: Niyeti halis olanlar, içi dolu ve yapıcı eleştiri getirenler ve tabiri caizse muhalefetini adam gibi yapanlar da var içlerinde…
Lakin kahir ekseriyet kin ve nefretini boca etmekten ve sarhoş kusmuğundan beter cümleler kurmaktan gayrı bir şey yapmıyor…

Şimdi bu insanlara sesleniyorum…
12 senedir Başbakan Erdoğan’ı yerden yere vuruyorsunuz…
Kendisiyle de bırakmıyor tüm aile fertlerine kadar vardırıyorsunuz işi…
Küfür, hakaret, yalan, iftira, kin, nefret; neyiniz varsa koyuyorsunuz ortaya…
Peki, sonuç değişiyor mu: Tabii ki hayır…
Girdiği 8 seçimden de zaferle ayrılan bir Başbakan var karşımızda…
Yani demek oluyor ki halkımız söylenenlere, yazılanlara, çizilenlere itibar etmiyor…
Vatandaş manzaraya bakıyor, gidişata bakıyor ve her seçimde rakiplerini katlayarak başa getiriyor Başbakan Erdoğan’ı…
Demek ki bir yerde yanlış yapıyorsunuz…
Hadi ben size yanlışınızı da söyleyeyim:
12 senedir Başbakan Erdoğan’a yaptığınız muhalefetin yarısını kendi partilerinizin genel başkanlarına yapsaydınız belki de AK Parti bugünlere gelmeyecek, Başbakan Erdoğan bu kadar güçlü olmayacaktı…
Bir tane bile seçim kazanamamalarına rağmen senelerdir koltuklarında oturan, parti içi demokrasi anlayışını rafa kaldıran ve hiçbir zaman tabanlarının sesini dinlemeyen genel başkanlarınıza ağzını açmadınız/açamadınız…
Sürekli seçim kazanan Başbakan karşısında aslan, sürekli seçim kaybeden genel başkanlarınız karşısında ise kuzu kesildiniz…
Onlar girdikleri bütün seçimleri kaybetmelerine rağmen koltuklarına yapıştılar, sizler de onların eteklerine yapıştınız…
Onlara ses çıkarmadınız çünkü makamlarınız, mevkileriniz vardı çoğunuzun…
Çoğunuzun da geleceğe dair beklentileriniz vardı…
O yüzden iyi tutmak istediniz genel başkanlarınızla aranızı…
Şunu unutmayın ki Başbakan Erdoğan’ı bugünlere getiren sizin genel başkanlarınızdır…
Yanlış ve halka dokunmayan politikalar üreten, kendi yerini sağlamlaştıracak milletvekillerini ve belediye başkanları ve hatta il teşkilatları oluşturan ve bir gün olsun iktidar olmayı düşünmeyen genel başkanlarınızdır bu işin sorumlusu…

Öyleyse boşuna ağlanıp sızlanmayacak, önce kendi evinin önünü süpüreceksin…
Ve de suçluyu başka yerlerde aramayacaksın…
Usta şair Nazım Hikmet’in dediği gibi:
Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!