Sevgili okurlar,
Yeni bir yılın başlangıcında ve yeni yılın bu son günlerinde önemli bulduğum bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Zira 2015 Yılı içinde çok konuşulacak olan ‘ İslamofobi’ ile birlikte ‘ sözde Ermeni Soykırım’ iddiaları gündemimizi bir hayli meşgul edeceğe benziyor.
Bu son günlerde özellikle İsveç’te iki caminin kundaklanması gerçekten üzüntü verici olduğu kadar düşündürücüdür de!?
10 Milyon nüfuslu, bayrağı lacivert sarı ve hac işareti olan İsveç Krallığı’nda yaşayan Müslümanlara ait camiler neden ateşe verilsin ki?
Hatırladınız değil mi? İskandinav ülkelerinden İsveç’i?
hani canım şu, çözüm süreci öncesi,’ görüştüler di, görüşmediler di ‘ tartışmalarının yaşandığı başkenti Stokholm olan  Viginlerin ülkesi İsveç!?
Hatırladınız değil mi?
PKK ile Çözüm süreci öncesi pazarlık yaptığımız ülke İsveç’i!?
İşte İsveç’te Noel’de, yeni yılın son günlerinde, yılbaşına yakın iki cami kundaklandı. Belli ki bir kaos ortamı yaşatılmak, Müslüman göçmenlere dikkat çekilmek isteniyor!
Bunun kime ne yararı olur ki?
Olsa olsa bu Ortaçağ Avrupası’nın karanlığına hizmet etmek olur! Din savaşlarını, mezhep kavgalarını, kardeş çatışmalarını tekrar hortlatmak olur!
hatta daha öte, haçlı zihniyetini uyandırmak olur!
***
Sevgili okurlar,
Bu noktada dilerseniz,birazda ‘İslamofobi’ hakkında sizleri bilgilendirelim:
‘Kelime ilk kez 1991 yılında kullanılmış olup, 11 Eylül (ABD) saldırılarıyla gündeme getirilmiştir.Bugün ‘İslamofobi’ dendiğinde hem İslam dinini tanımaktan ve öğrenmekten kaynaklanan bir korku, hem de bu korkuya dayanarak, Müslümanlara karşı ayrımcılık ve düşmanlık yapılmasının meşru görülmesi anlaşılmaktadır.
Tarihi kökleri İspanya'da Endülüs'ün İslam Devleti tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının yaptığı propagandalar ile fikir zemini Hıristiyanlıka karşı tehditler ve tehlikeler üzerinde oluşturulmuş olan "İslamofobi", Müslümanlar ile Hrıstiyanlar arasındaki ilişkilerin, tanışıklığın yaygınlık kazanması ile yüzyıllar içerisinde azalmış iken, günümüzde yeniden popülarite kazanmıştır. Bu popülaritesindeHuntington'un ünlü "Medeniyetler Çatışması" makalesinde, İslam'ı Batı için bir potansiyel düşmanlık odağı olarak lanse etmesinin önemli bir etkisi olmuştur.
Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde New York'taki İkiz Kuleler (ABD)saldırılarından sonra Batı dünyasında daha önceki yabancı düşmanı ırkçı eğilimlerden kaynaklanan yeni bir durumdur.’
Şimdi bu temelde, İslamofobi’nin hortlatılmasında Müslümanların da rolü olduğunu söylersem, lütfen durup düşününüz ve bu işe kafa yorunuz!
Bakınız bu son günlerde Avusturya’da da bir camimize, domuz başı ve atıkları asıldığı haberi medyada yer aldı.
Özellikle Hıristiyanların dini bayramı Noel’de bunların olması tesadüfi değildir.
Bakınız, bu bağlamda Almanya’da bir başka tehlikenin işaretleri gelmeye başladı.
Yazar arkadaşım, meslektaşım Halit Çelikbudak,’Dresden kelimesi size bir şey ifade ediyor mu ? Dresden doğu Almanya’da  yaklaşık 600 bin nüfusa sahip bir kent… Son günlerde Almanya’nın siyasi gündeminde… Adından çokça söz ettiriyor… Çünkü bu kentte yaklaşık iki ay önce ortaya çıkan “Pegida” adıyla yani “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar” adlı oluşum giderek güç kazanıyor. “Pegida” kelimesi oluşumun Almanca “PatriotischeEuropäergegendieIslamisierungdesAbendlandes” adından türetilmiş. 
Kentte her pazartesi gösteri yapan bu oluşumun gösterilerine  katılım önceleri birkaç yüz iken geçen Pazartesi akşamı 15 bini aştı… Bu oluşum bir bölüm politikacıya göre “Aşırı sağcıların izinde bir yapılanma” ama bazılarına göre ise “Muhatap alınması gereken bir oluşum!..’
Gerçekten düşündürücü ve üzerinde durulması gereken bir konu!
Bu haraketler, bu kıvılcımlar durup dururken gelişmiyor, taraftar bulmuyor ve eyleme dönüşmüyor!
Bakınz,Avrupa’da İslam dinini resmen tanıyan Avusturya’da(1908) bir camiye,domoz başı ve domuz atıkları asılıyor.
Ne hazin bir durum!
Yine İsveç’te iki cami molotofkokyeller ile yakılıyor!.
Daha öncede yabancı düşmanlığından kaynaklanan, ev yakmalar, adam öldürmelere tanıklık etmedik mi?

* * *
Sevgili okurlar,
Yaşadığımız ülke Belçika, İslam Dini’ni 1974 Yılında resmen tanıdı. Bu manada camilerin tanınması ve Müslümanlara daha iyi hizmet verilmesi için çok önemli siyasi adımlar atıldı. Ancak biz Müslümanlar, bu siyasi adımları iyi değerlendiremedik! Her şeyde olduğu gibi İslam’ı kendi ülkemizdeki anlayışlar gibi buralarda yaşamaya özen gösterdik.
Elbette ülke ve kültür farklarından kaynaklanan sorunlar ülke gündemine yansıdı. Müslümanlar tu-kaka edilmeye başlandı. Başörtüsü meselesini buralara taşıdık. Bu yetmedi, mezhep kavgalarını buralara getirdik! Bu farklılıklardan ötürü camilerimizi ayırdık. Bir türlü ‘birliktelik’ sergileyemeyen Müslümanlar, farklı tarihlerde oruca başladı, farklı tarihlerde dini bayramları kutlar oldu!
Bu işe tarikatlar, cemaatlerde karıştı. Bulandan rant kapma yarışı farklı kavgalara ve hatta öldürmelere kadar vardı!
İşte bizim bu iç çatışmalarımızda ‘İslamofobi’nin yaratılmasında etken rol oynadı. Empati yapamadık. Yapılan camiler, kurulan mescitler önünde  özellikle ramazan aylarında sabahlara kadar ayakta kaldık ve yerli halkı rahatsız ettik. Cami çıkışlarında toplu olarak trafiğin alt-üst olmasına vesile olduk. Cami yapma yarışı ülkeler bazında, cemaatler nezdinde sürüp gitti.
Kendimizi anlatmaya, İslam’ı tanıtmaya ve korku içinde olanları rahatlatmaya, bilgilendirmeye özen göstermedik!
Anlamsız hutbeler ve fetvalar ile kafaları karıştırdık!
Son olarak, Suriye, Irak, Afganistan savaşlarına Avrupa’dan çok sayıda ‘cihatçı’ gencin gitmesi de bu işin tuzu biberi oldu!..
Gelinen bu noktada, ülkelere, siyasilere ve Müslümanlara, Hırıstiyanlara, karşı din mensuplarına, büyük görevler düşüyor.
Eleştirileri, daha aklı-selim bir anlayışla yapabilme, empati kurmalı ve hoşgörü ile toleransta birleşebilmeli ve daha da önemlisi birbirimize saygı göstererek, yakınlaşabilmeliyiz..
Bu çok kültürlü ortam bunun için iyi bir fırsattır!..Bu fırsatı ,geleceğin fırsatı olarak ta değerlendirmeliyiz..
Yeni (Filistin’ benzeri kavgalar, savaşlar çıkartmak kimseye yarar getirmez..
Bu vesile ile yeni yılınızın, sağlıklı güzelliklere vesile olmasını temenni ederim.