Dünyanın en büyük bir sermayesi “İNSANDIR”. Zirvenin adı da insandır, çukurun adı da insandır. Hayvanların öldürdüğü insan sayısı çok mu çok azdır. İnsanın insanı öldürdüğü hemcinsleri ise milyonları baliğdir.

            En büyük kazanç ve en büyük zarar insana dairdir. İnsan sadece birbirinin kurdu değildir aynı zamanda zehiridir. Öyle ki insanın sözü zehir, bakışı zehir, dokunuşu zehir ve kalbi zehirdir.

Bu zehirlerin ilacı İnsan Peygamber Muhammede aleyhisselam ve O’nun bize duyurduğu Kitabı Mübindir.

            Dostlar bir bir gerçek hayata yol almaktadırlar, adına ölüm dense de aslı dirilişin ana karnına düşüstür.

            Acaba bizim takvimde ki sayfalarımız kaç tane kalmıştır. Kaç gece daha evimizde kalacağız ve kaç saatlik bir ömür dilimine sahibiz. Birçok dost, akraba ve cemaatten sevdiklerimiz bu âlemden yol almışlar. Bizi bekliyorlar. Kavuşma gününe az mı ya da, azın azı mı kaldı.

            Elveda deme vakti elbette olacak, gafletten uyanmalıyız. Göz kapanmadan gözü açmalıyız.  Duam gözümüz ve gönlümüz açık olsun.

TARLANIN KİRALANMASI

Kiralanan bir tarladan, kuraklık, dolu vb. nedenlerle ürün alınamadığı durumlarda, tarla sahibine yine de kira ödenmesi gerekir mi?

Kiralanan bir araziden kuraklık, dolu, sel baskını, çekirge istilası gibi doğrudan ürüne yönelik bir afet sebebiyle ürün alınamazsa Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre kira fesh edilemeyeceği gibi ücretten indirim de yapılmaz (Müzeni, Muhtasar, 129; İbn Kudame, el-Muğni, VI, 72). Hanefi mezhebinde ise, yağmurla sulanan araziden, yağmurun yağmaması, değirmenin suyunun kesilmesi gibi sebeplerle, kiralanan maldan ürün alınmasına engel tabii afet olması durumunda kiracı ücret ödemez. Çünkü araziden yararlanma imkanı olmamıştır (Merğinani, el-Hidaye, III, 249). Arazi ekildikten sonra ekini çekirge yese veya başka bir afet arız olsa; afet anına kadarki sürenin kirası ödenir. Afet anından sonra ise, eğer araziyi tekrar ekerek başka bir ürün alma imkanı bulunursa kalan sürenin kirası da ödenir. Tekrar ekilip ürün alma imkanı bulunmazsa kalan sürenin kirası ödenmez (İbn Abidin, el-Ukudü’d-dürriyye fi Tenkihı’l- Fetava’l-Hamidiyye, Bulak, 1300 H. II, 99).

KİRA FESHİ

Kira akdi tek taraflı olarak feshedilebilir mi?

Kira akdi her iki taraf için de bağlayıcı (lazım) bir akit olduğundan, akit yapıldıktan sonra taraflardan biri, geçerli bir mazereti olmadan veya diğerinin rızasını almadan tek taraflı olarak akdi feshedemez. Akdi feshedebilmek için; kiracının iflas etmesi, başka bir şehre tayin edilmesi, işi bırakması veya iş değişikliği yapması gibi geçerli bir mazeretinin bulunması (Merğinani, el-Hidaye III, 250) ya da her iki tarafın da rıza ve onayı gereklidir. Şu kadar var ki, mazeret belirgin olmaz ya da tartışmaya götürebilecek bir nitelik arz ederse, o takdirde akit, ancak mahkeme kararı ile fesh edilir. Bu durumda, mahkeme kararından sonra söz konusu akdi fesheden taraf, mali bakımdan yükümlü olmaz (Mevsıli, el-İhtiyar, II, 237-238).

KİRA HAKKI DEVREDİLEBİLİR Mİ?

Kiracı, kiraladığı taşınır veya taşınmaz bir malı sahibinin izni olmadan üçüncü bir şahsa kiralayabilir veya kullandırabilir mi?

Taraflar, kira sözleşmesinde yer alan şartlara uymak zorundadırlar. Buna göre kiraya veren kişi; malını kiraya verirken hangi amaçla kullanılacağını belirlemiş ve üçüncü şahıslara kiraya vermesine izin vermemişse, kiracının bu şartlara uyması gerekir. Ancak kira sözleşmesinde ev, dükkan, depo, nakil aracı gibi taşınır veya taşınmaz malın hangi amaçla kullanılacağı açık bir şekilde belirtilmemişse, kira akdi geçerli olur ve o beldenin örfü esas alınır.

Şayet örf, kiracının bunu başka birisine kiraya vermesine ve dilediği gibi kullanmasına imkan tanıyorsa; kiracı, kiraladığı malı bir başkasına kiraya verebileceği gibi, herhangi bir ücret ödemeden kullanmasına da izin verebilir (Mevsıli, el-İhtiyar, İstanbul, ts. , II, 227-228).

MİHRAB SADECE İMAMA MI AİTTİR?

Ali İmran suresinde ki ayetler bize ipucu vermektedirler. Konuyu okuyunca görüleceği gibi Meryem’in ve Zekeriya aleyhisselam peygamberin bulunduğu mekana mihrab denmektedir.

Anlaşılan o ki, Meryem’in yaşam, eğitim ve ibadet mekânına mihrab denmektedir. Ey kadınlar sizin mihrabınız neresidir?

 35 - İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin." demişti.

36 - Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu bilip dururken- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu koğulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum".

37 - Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" deyince, o da: "Bu, Allah katındandır." derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

38 - Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver. Şüphesiz sen, duayı hakkıyle işitensin" dedi.

39 - Zekeriyya mihrabda namaz kılarken melekler ona: "Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler." diye ünlediler.

40 - Zekeriyya: "Ey Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım ise kısırdır." dedi. Allah: "Öyledir, fakat Allah dilediğini yapar." buyurdu.

            Mihrabınız da duanızı ihmal etmeyiniz. Rızkınız da mihrab şuuruyla ilişkilidir.

UMARMIYDIN

Görünmez âşina bir çehre olsun rehgüzârında;

Ne gurbettir çöken İslâm'a İslâm'ın diyarında?

Umar mıydın ki; mabetler, ibâdetler yetim olsun?

Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me'yûsun?

Umar mıydın cemâat bekleyip durdukça minberler.

Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer?

Umar mıydın: tavanlar yerde yatsın rahneden bîtâp?

Eşiklerden yosun bitsin, örümcek bağlasın mihrap?

Umar mıydın, o taş taş devrilen, bünyân-ı marsûsun,

Şu vîran kubbelerden böyle son feryâdı dem tutsun?

Mehmet Akif Ersoy