Sevgili okurlar,
Hain İstanbul Ortaköy Reina Kulüp terör saldırısının ilk haberleri geldiğinde, herkesin yüreğine ateşler düştü..
Özellikle de yılbaşı tatili nedeni ile İstanbul’a gidenlerin telaşı ve endişesi içinde olan ailelerden biriydi Akyıl Ailesi..
Türkiye’de binlerce ailenin yaşadığı bu acıyı, daha yılın içinde İzmirli Doğan ailesi yaşamıştı. Kızları Elif Doğan, Paris saldırısında teröre kurban gitmişti..
Aile büyükleri  Kayseri İli’nin Felahiye İlçesi Karaşıh Köyü’nden kalkıp Belçika’ya geldiklerinde,buraya yerleşeceklerini hiç ama hiç hesaba katmamışlardı..
Belçika’ya Türklerin gelişinin 40. ve 50.yılı kutlandı. Birçok bilgiler ve belgeler paylaşıldı. Ama bir gerçek vardı ki, o da Kayserili vatandaşlarımızdan bir grubun 1961 yılında önce Almanya’ya oradan Belçika’ya geçip burada çalışmaya başladıklarıydı..

KAYSERİ HEP ARKALARINDA KALDI!
Öyle ya Kayseri nere, Belçika nere?
Böylece Kayseri’den bir kapı açıldı, Belçika’ya doğru.. Kısmetini, ekmeğini, geleceğini Belçika’da arayanların ülkesi oldu Belçika!  Kimi ‘İkinci vatan’, kimi de ‘karnımızın doyduğu ülke Belçika’dedi.. Kimi de ‘Gurbet’demeyi yeğledi yıllarca..Ve sonra o bildik kelimeler ile tanıştık..’Gurbetçi, Alamancı, Yabancı, Göçmen, Gavurcu….’
Yıllar böyle geçti, gitti..
Ne hikayeler yazıldı onlar üstüne, ne filmler çevrildi.. Ne türküler, ne şarkılar söylendi..
Artık bir gerçek vardı ki, Avrupalı Türkler, bir habbe ekmek için çalışmaya geldikleri ülkeyi mesken tutmuşlardı..

AKYIL AİLESİ
Bunlardan biriydi Akyıl Ailesi..
Sakaryalı hemşerilerimizin de çoğunlukta olduğu Beringen merkezli olarak yerleşik konuma geçtiler. Geleceğe bakarak işlerinde güçlerinde, genç nesilleri yarınlara hazırlamaya başladılar..
Mehmet Kerim Akyıl’da bunlardan biriydi.. Çok sevdiği babası ile ticari hayata atılmış, sorumluluk üstlenmişti..
Babasının attığı ticari temeli daha da sağlamlaştırmıştı M.Kerim Akyıl..Babasından edindiği tecrübe ile işine sarılmıştı..Müşterileri ile haşır-neşirdi..
Yeni yıl geliyordu ya, biraz soluklanmak, bir nefes almak ve yeni yıla daha zinde başlamak üzere İstanbul’a uçmaya karar verdi..
23 Yaşında genç bir delikanlıydı M.Kerim Akyıl..İlk defa da gitmiyordu İstanbul’a..
Ama yine de anne ve babası tembihlemişti… Hep tembihler ya, ’ Oğlum dikkat et!..Ne olur, ne olmaz!’

ACI HABER TEZ GELDİ
Yeni yılın ilk saatlerinde İstanbul’u vuran terör saldırısı Akyıl Ailesi’nin yüreğine kor ateş gibi düştü.. Telaşlandılar, endişelendiler ve telefona sarıldılar.. Ne mümkün, M.Kerim Akyıl’ın telefonu cevap vermiyordu.. Daha da kuşkulandılar..Bilgi almak için çevreden yardımlaştılar..
Durum ciddiydi ve baba Ali Akyıl, yakınları ile İstanbul’un yolunu tuttu..Bir umuttu ya, belki oğlu yaralıydı, belki hiç bişeciği yoktu..
Hemen uçak biletleri alındı ve İstanbul’a yollandılar..
Onlar İstanbul yolundayken, acı haber Belçika’ya tez geldi..
Belçika yetkili makamları da hain saldırıda bir Belçikalı vatandaşın hayatını kaybettiğini doğruladı..

ACI GERÇEK İLE YÜZLEŞMEK ZORDU
İstanbul’da acı gerçek ile yüzleşmek zor idi. Tam 39 kişinin hayatını kaybettiği hain saldırıda  isimleri belli olanların yakınları İstanbul’un yolunu tuttular..
Kimi hastanede, kimi morgda, kimi ise elçiliklerde bir bilgiye ulaşmak istedi..
Durum baba Akyıl’a anlatıldı.. Ölüm gerçek idi..Baba Akyıl, çok sevdiği oğlunu kendinden uzak tutmamak için Belçika’ya getirmeye karar verdi..

DÜĞÜN TÖRENİ GİBİ
Daha 23’ünde bir delikanlı  M.Kerim Akyıl.. Arkadaşları, en cici elbiselerini giymiş ellerinde karanfillerle onu uğurlamaya geldiler.. Belçika Houthalen Yeşil Camii önündeki Türk ve Belçika bayrakları yarıya indirildi. İstanbul’dan gelen tabutu, Türk ve Belçika bayraklarına sarıldı..
Cenaze törenine duyan gelmişti..Siyasiler, sivil örgüt temsilcileri, resmi yetkililer ve yakınlar, dostlar, arkadaşlar ve vatandaşlar oradaydı..
M.Kerim Akyıl uğurlanıyordu.. Teröre lanet edenlerin birlikteliğinin simgesiydi M.Kerim Akyıl..
Camiye koşanlar arasında bayanların da çokluğu dikkat çekti..Anne Akyıl ve kardeşler yalnız konulmadı..
Houthalen Yeşil Camii kalabalığı taşımadı..Yollara taştı kalabalıklar..
Öğle ezanı okundu..Öğle namazı eda edildi ve sıra vedaya geldi..Helallik almaya..
En zor andı bu!
Belçika Din Hizmetleri Müşavir Vekil Dr. Adil Şahin bile söyleyeceklerini sıralayamadı.  Zira Akyıl Ailesi’ni yakından tanıyordu..Zor bir görevdi bu.. Kısa, özlü bir konuşma yaptı..Cenaze namazı kılındı ve helallik alındı..
Veda zamanıydı artık..
Akyıl Ailesi, cami bahçesinde taziyeleri kabul etti..Zor bir görevdi bu! Kabullenmek bile zordu.. Daha gencecik, evlilik hesapları yapılan bu günlerde M.Kerim Akıyl’ı  kara toprağa vermek ha!
İlahi kader buydu ya, karşı çıkmak olmazdı..

ELVEDA OĞUL!
Cami avlusunda acının gözyaşları yağan yağmura karışıyordu..Kimi hıçkırıklarını zor tutuyordu.. M.Kerim Akyıl Houthalen Asri Mezarlığı’na kadar götürüldü. Orada kendisine ayrılan yere defnedildi..
Baba Ali Akyıl, eline küreği alıp, ‘Elveda oğlum..’ sessizliğinde toprağı tabutunun üzerine bıraktı..
Ayrılık yaman ve zordu..
Sonra sevenleri, bu görevi yerine getirdiler..
Ardından en zor görev için, anne, kardeşler, arkadaşlar M.Kerim Akyıl’ın mezarına, kırmızı karanfilleri bırakarak,’ Seni seviyoruz Kerim..Seni seviyoruz..Hiç unutmayacağız’ kelimelerini sessizce fısıldadılar..
Bir soğuk İstanbul gecesinden, bir yağmurlu Houthalen gününde M.Kerim Akyıl’ımızı uğurladık..
Teröre lanet ettik!..
Birliktelik sergiledik!..
Dualar ettik!..
Allah gani, gani rahmet eylesin! Ailesi, sevenlerinin başı sağ olsun!
Yüce Mevla’m, sizi, bizi, hepimizi, insanlığa terörden, felaketlerden, kazalardan korusun!..
Güle, güle yiğidim, güle, güle!..
Mekanın cennet olsun!
Hey dost?
Başını kaldır göğe bak..
Orada yıldızlara, bir yıldız daha eklenmiş görürsen, bilesin ki O, M.Kerim Akyıl’dır…
Dua ile elveda!