Gidenler için söyler gidemeyenler
Gidenler için tüller, rüzgârlar
Bir kaf dağı provasıdır
Uzak bakışlarla güzü giyenler

Nara çıkıyor yolum
Ne zaman söze başlasam
Bu ateş bana külden hatıra
Vedanın hırkası sayıldı kolum

Çocukluğum üzüm olmakla
Yüzün olmakla geçti
Canımın astarı yırtıldı şimdi
Ceviz sandığında onu da sakla

Yapraklar, yapraklar öyle sarı
Ama safran değil saman değil
Benzinde güller sarı ama değil
Akşam, değil gece yarıları

Havuzu örten seni örtmüştür
Ağrındaki inciyi, mercanı
Karı çağırma, çağırma hatıraları
Adın ki düştür

Kitaplar kapandı ve pencereler
Bir şiir hiç yazılmaz
Sorulmaz ‘neden sessizsin’
Sustuğun yerde kuğular, feraceler

Tesbihimi attığım kuyu
Ve denize inen sokak
Hepsi o defterden, kareli
Hatıraların işte böyledir huyu

Gidenler için söylenir
Söylenmeyen bile
Bir güzellik yapar dil
Şarkı başlar, sürçer lir

Kalanlar bunu bilir
Kalanlar bilir bunu
İnsan kalbinden başka
Söyle, nereye gidebilir