30 Ağustos Zafer Bayramı’nın, bir yeni yıl dönümünde, farklı düşüncelerle şirazeden çıkıp siyasi emellere alet olunması da gösteriyor ki; Bu ülkenin her şeye rağmen, öncelikle ve özellikle benimsediği değerler konusunda siyaset yönüyle birlik ve beraberliğe olan ihtiyaç, dünden çok ama çok daha fazladır, bugün…

Milletimize has, altını çizerek anlattığım çok farklı bir özellik vardır…

O da musibet anında “kurşundan askerler” gibi kol kola girmek, birlik olmak ve hedefe aynı anlayışla yürümek…

Bugün bu duygu ve düşüncelerin giderek kaybolduğunu görmek, üzüyor insanı…

Her şeyden önce toplu vuran yüreklerin ahenginin bozulmasından kaynaklanan bir kaos ortamına doğru sürüklenmek, devletimizin özellikle son yıllarda savunma sanayiinde kat ettiği yoldan kaynaklanıyor olsa gerek…

Bu ülkeyi hep dışa bağımlı halde görmek isteyen iç ve dış mihrakları sükût-u hayale uğratan savunma gücümüzün yükselişi ve giderek de artmaya devam edişi, bilinen nedenlerden kaynaklanan endişelere yol açtı, açmaya da devam ediyor…

Akdeniz’de dost ve eski vatan toprağı Libya’ya istek doğrultusunda gönderilen yardım, bir eşkıyaya kurban gitmek üzere olan halkı yeniden özgürlüğüne kavuştururken, ortaya konan enerji ve güçle sadece bu ülkenin değil, tüm dünyanın dikkatini çekti…

Devletimiz kısa sürede elde ettiği savunma gücüyle Akdeniz’de kıyılara mahkum edilme anlayışını yıkarak dimdik ayakta dururken, düşman ülkelere de korku salıyor…

Esas mesele de bu olsa gerek…

Baktılar ki tek başlarına karşı koymak imkansız, şimdi ikili-üçlü anlaşmalarla gelmek istiyorlar üzerimize…

Bu konuda başı Fransa ve onun piyonu Yunanistan çekiyor…

Bu tablonun en kara köşesinde ise sözde Müslüman ülkeler yer alıyor…

Onlar gün gelecek bunun faturasını en ağır şekilde sadece bize değil, kendi halklarından duyarlı vatandaşlarına karşı da ödeyecektir…

Buna olan inancım, her geçen gün daha da kuvvet buluyor…

Bu doğrultuda beni ve fikrime katılanları haklı çıkaracak önemli bir gelişme ile bağlamak istiyorum, bugünkü yorumumu…

Yunanistan’a yardım adına yola koyulan tam donanımlı bir Fransız savaş fırkateynini Akdeniz’in ortasına kilitleyen bir olayla çalkalanıyor dünya, şu sıralarda…

“Tepemizde ne idüğü bilinmeyen bir şeyler uçuyor…

Tüm istihbarat ağımız felce uğradı…

Yolumuzu bulamıyoruz…

Bize acilen rota bildirin” diyor Fransız fırkateyni…

Baktı ki hiçbir yerden gelmiyor yardım, çareyi dönüp memleketine sığınmakta buluyor…

Sizce bu önemli olayda gökyüzünü bir “kuş cennetine” çeviren nedir, ne ola!

İşte buna verilecek cevap, ülkemizin nerelerden nerelere geldiğini gösterir bir büyük mücadelenin eseri değilse, söyler misiniz nedir!

Evet…

Ekonomik açıdan zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyor ülkemiz…

Biliriz ki bu halk böyle nice saldırılar gördü, ne badireler atlattı…

Bütün bunlar, içerde sağlanan birlik ve beraberlik ile aşıldı…

Şimdi yine öyle dönemler yaşıyoruz…

O ruha en fazla ihtiyaç duyulan bir zaman diliminde, kalkıp sudan bahanelerle suyu bulandırmak isteyen ve özellikle de tuzu kuru kesimlerden yükselen figana şaşırmamak mümkün değil…

Biliniz ki bu kervan her şeye rağmen yürüyecek…

İster katılın, ister satılın…

Bu vatan uğruna her türlü kötümser duygu ve düşünceleri atıp bir kenara, hiç olmazsa sessiz kalmayı deneyenler dahil, herkese ve her kesime  “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik, haftanın ilk gününde…