Bin dokuz yüz altmış beş senesinde Papa altıncı Paul hrstiyanlığın üçüncü bin yıllık hedefini anlatırken dedi ki birinci bin yılda Avrupa ikinci bin yılda Amerika ve Afrika yı hristiyanlaştırdık. Üçüncü bin yıllık hedefimiz Asyanın hristiyanlaştırılması olacaktır. Üçüncü bin yılın başlangıcı iki bin senesidir. Bunu da milat olarak ilan etmişlerdir. Yani sıfır yani ZERO . Bu zero yu ülkemizin bir çok yerinde görmeniz mümkündür. Bunun hazırlıkları 1965 den çok daha önce yapılmıştır. Şimdi değil. Devam edelim. Papa 1965 de hazırlanan misyonerlik faaliyetlerin içinde başlangıç noktasının dinler arası diyalog olarak göstermiştir. Müslüman ülkelerindeki gençlere yardım dernekleri sevgi kolejleri eğitim bursları ile ulaşılacak hristiyanlık sevdirilecekti. Misyonerliğin adı dinler arası diyalog olarak değişecekti. Bu bir taşla iki kuş vurmak olmuştur. Kendi mezhepleri arasındaki problemlerini ve aralarındaki kavgayı halletmişler. Hedefi Asya ya çevirmişler. Paranın kullanımını yeni bir haçlı seferi idealiyle ellerine geçirmişler. Büyük sermayeleri de bu işe yönlendirmişlerdir. Dünyayı idare etmek istiyorsanız planlarınız asgari elli yıllık olması gerekmektedir. Adamlar bin yıllık düşünüyorlar. Başlangıcında Amerikan evangelistlerinin ve Papanın ayni şarkıyı söylemesini sağlamak için Amerikan Hükümetinin 1961'den başlayıp tüm dünyada yürürlüğe koyduğu kapsamlı ve geniş çaplı bir gönüllü yardım programı olan Barış Gönüllüleri'ni kurmuşlar. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere birçok farklı alanda faaliyet gösteren bu örgütün Türk Hükümeti ile yaptığı özel anlaşmalara dayanarak 1962 ilâ 1971 yılları arasında bu ülkede gerçekleştirdiği "barışçı görüntüsü altında Amerikan emperyalizminin ve militarizminin yeni bir misyonerlik faaliyeti" olarak tanımladığı çalışmaları ve başka gizli amaçlar taşıdığını düşündüğü için "ajan" olarak nitelendirdiği elemanlarıyla ilgili bilgiler, hem yerli kaynaklara hem de gizli ABD belgelerine dayanarak ayrıntılı bir biçimde kaleme alınmış ve yayınlanmıştır.. Barış gönüllüleri adı altında gelenlerin ABD'nin çıkarına hizmet ettiğini anlamamak için kör olmak lazım gelirdi. Bu program 1960 dan sonra"Birinci Beş Yıllık Plân" çerçevesinde uygulamaya sokulan "Köy Enstitüleri"ne bir alternatif olarak uygulandığı vurgulanmış gelecek tenkitlerin de böylece önü kesilmiştir. Ne akıl. ABD ,İngiltere, Almanya ve FRANSA 19. yy'dan başlayarak misyonerler aracılığıyla, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkede okullar açmış, kendi dünya görüşlerini, din ve uygarlık anlayışlarını kendilerinden daha düşük düzeyde gördükleri bu topluluklara aşılamaya çalışmışlardır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra bu misyonlarına ayrıca geri kalmış ülkeleri Komünizm tehlikesinden koruma görevini de eklemişlerdir.

Dönemin ABD başkanı John F. Kennedy ülkesinin dünya siyasetinde yeniden güçlü biçimde etkin olabilmesi için 1961 yılında ABD Kongresi'nden geçirttiği bir kanunla Barış Gönüllüleri örgütünü kurdu. Hani şu öldürüldüğünde ülke olarak ağlayıp yas tutmuştuk. O Kennedy. Buna göre Amerikalı gençler askere gideceklerine iki yıllığına geri kalmış ülkelere giderek orada ABD'nin barış ve kültür elçileri olacaklar, kendilerinden öncekilerin takındığı tepeden bakan tutumlarını terk ederek dillerini de öğrendikleri yerel halklarla daha iyi ilişkiler kuracaklar, onlara özgürlük, demokrasiye inanç, eşitlik, pragmatizm, dinamizm ve bireycilik gibi Amerikan değerlerini aşılayacaklar, kendi ülkelerini diğer milletlere yakından tanıtacaklar, böylelikle de Soğuk Savaş'ta ABD için iyi birer silah olacaklardı. Ayrıca gönüllülerce tanıtılan albenili Amerikan ürünleri için yeni pazarlar oluşturulmuş olacaktı. Bu sözde gönüllüler  zeki, atletik, enerjik ve düzgün görünümlü hatta güzel kızlar ve yakışıklı gençlerden seçiliyordu. Böylelikle ABD'ye karşı Üçüncü Dünya Ülkelerinde duyulan kuşku ve güvensizlik daha kolay giderilecekti.

1961 yılından bu yana 200.000'den fazla Amerikalı 139 ülkede Barış Gönüllüsü olarak çalışmıştır. 27 Ağustos 1962 tarihinde yapılan ikili anlaşma ile Türkiye'ye gelmeye başlayan Barış Gönüllüleri'nin bu ülkedeki faaliyetleri 1971 yılına kadar devam etmiş, bu süre içinde Türkiye'de 1460 Barış Gönüllüsü görev almıştır. Birçok ülkede faaliyetleri halâ devam eden bu kuruluşun Türkiye programı halen kapalı gözükmektedir. Ağırlıklı olarak eğitim alanında yer alan gönüllülerin %67'si İngilizce öğretim programlarında görev almışlardır. Bunların önemli bir bölümü de 1975 yılına kadar eğitim vermiş olan Maarif Bakanlığı Kolejleri'nde çalışmışlardır. Gönüllülerinin dörtte birinden fazlası Ankara’da görev yapmıştır. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine gönderilmeyeceğinin belirtilmesine rağmen, bunların %10'u da bu bölgelerde görev yapmıştır. Bu gönüllüleri eğitimden sonra, o kadar yoğun olmamakla birlikte sağlık, sosyal hizmetler ve turizm gibi alanlarda da çalışmalar yapmışlardır. Ben liseye giderken bu sözde barış gönüllülerinden İngilizce dersi almıştık. Beğendikleri son sınıf geçlerini ufak bir imtihandan sonra Amerika ya götürüp orada lise diploması veriyorlardı. O günlerde mahalle mahalle ülkenin iskeletini tespit etmişlerdi. O zamanlar İncili Adapazarı nda her evin kapısına gece koydular. Baktılar ki böyle istedikleri hedefe ulaşamıyorlar taktik değiştirdiler. İmam hatip liselerindeki müfredatın içini boşaltarak imam yerine namaz kıldırma memuru yetiştirilmesi için ne gerekiyorsa yaptılar. Dertleri bu dini bilen bir kadro yetişmesin. Dinler arası diyalog adı altında insanları ve olayları bildikleri gibi yönlendirsinler. İlahiyat fakülteleri ayrı bir hengame. 

Milleti okuma öğrenme denen şeyden soğutup dinleyerek öğrenmeye alıştırdılar. Sağdan veya soldan ağzı iyi laf yapanları bu millete alim diye yutturdular. Devlet ne yaptı? Uyudu. Bazı insanlar (fetö gibi) devletin yapması gerekenleri ister sevelim ister sevmeyelim ister vatan haini diyelim. On numara yaptıkları için yetiştirdikleri adamlarla her yere girebilmişler ve bir devlet sermayesi kadar parayı yönetmişlerdir. Fetullah Gülen e ne yapılacağını büyüklerimiz karar versinler. Bu harekette esas düşünülmesi gereken hadise devlet ne yapması gerekirdi de şimdiye kadar yapmadı ve bu adamlar hangi boşluğu doldurdular da bu kadar başarılı oldular. Ülkemizde revizyona tabi tutulması gereken o kadar kurum ve kuruluş var ki . Nereden başlanması gerekir ? Tespitlerin çok sağlam yapılarak istikbalimizi teminat altına alıp süratle değiştirilmesi gereken şeylerin düzeltilmesi ve bir daha ayni durumla karşılaşmamamız için çok iyi organize edilmesi gerekmektedir. Bunu konuşup önerilerde bulunana pek rastlamadım. Şimdi her kesin kandırıldığı bir dönemden geçiyoruz . Hem de elli yıldır. Bir çoğu da profesör ,general ,ulema etiketli. Anlamak mümkün değil. Bazıları da utanmadan televizyona çıkıp kırk yıllık beraberliklerinden dolayı çok pişman olduklarını ve aldatıldıklarını söylüyorlar. Toplumu bu kadar mı salak görüyor bu adamlar. Kırk yıl dizinin dibinde tespih mi çektiniz ? Başka hiç mi bir faaliyette bulunmadınız ?Kandırılmak bende alışkanlık haline gelmesinden korkuyorum.

Kaynak gizli belgelerle barış gönüllüleri  Müslüm özbakan

Evangelist ne demek? Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılmış dört kanonik incilin her birine "Evanjel" denir. Yunanca "iyi haber" ya da "genel olarak kabul edilen gerçek" anlamına gelen evangelion dan gelmektedir. Bu kelimeden türetilerek, incil yazarlarına "Dört Evanjelist" denmiştir.