Aleyhissalatü Vessalam Efendimiz  "Kim ağlayan çocuğunu susturuncaya kadar gönüllerse, Cenab-ı Hak ona Cennette memnun olacağı kadar nimet verir." buyurmaktadır

Cep telefonu, internet, televizyon, tablet, bilgisayar… Hayatımızda olmazsa olmazlarımız oldu. Evet, bizler hayatımızı kolaylaştıralım, hızlandıralım vb. düşüncelerle kullanıyoruz. Olması gereken de bu. Fakat hayatımızda, teknolojiyi kullanarak yaptığımız hızlandırmalar bizlerin sabırsız , tembel ve şiddet eğilimli olmamıza neden oluyor. Teknoloji bağımlılığı oluşturduğumuz hayatımızda yaptığımız en büyük ve geri dönülmesi mümkün olmayan hatalar neler?  Biraz düşünelim…

Hayatımızda en çok değer verdiklerimiz evlatlarımızsa, teknoloji bağımlılığımız ile öncelikle onların hayatlarına neler yapıyoruz?..

Hastane, pastane, çarşı, pazar, spor salonu, kuaför salonu vb. yaşam alanlarımızı düşünelim. Her nereye gidersem gideyim gördüğüm manzara aynı. Küçücük evlat ağlıyor, belli ki sıkılmış ve anne babasının ilgisini çekmek istiyor. Anne-baba  telefonunu hemen kuzusuna veriyor. Çocuk telefonu alır almaz susuyor. İstediği oyunu veya filmi bitmişse yine ağlama moduna geçiyor ki yine istediği şey anında yapılıyor. Aman çocuğu ağlamasın, aman çocuğu ile ilgilenmek zorunda kalmasın.

Gittiğimiz her yer çocuğumuza uygun olmayabilir. Beklemek gereken bir durum olabilir. Neyle karşılaşacağımızı tahmin etmek zor değil. Gideceğimiz yere tedbirli gitmek gereklidir.  Çocuğumun sıkılacağı yere ne zaman gidecek olsam mutlaka yanımda birkaç kitap çeşidi, birkaç boş kağıt  ve birkaç kalem götürürdüm. Evladım sıkıldığı anda hemen bir kitabı çıkarır, sayfalarını bir bir açarak çok eğlenceli bir şey görmüşüm gibi heyecanla gördüklerimi evladıma aktarırdım. Evladım baştan ilgilenmek istemese de bir süre sonra merakına yenik düşüp  karşılık vermeye ve katılmaya başlardı. Bazen sorular sorarak bazen de yorumlar yaparak o heyecana ortak olurdu. Bir süre sonra o kitap bittiğinde veya çocuk o kitaptan sıkıldığında hemen diğer kitabı çıkarırdım. Aynı yöntemi uygulardım ve bir süre sonra çocuğumla yine heyecanlı güzel dakikalar geçirmeye başlamış olurduk. Ondan da sıkıldığında kalemler devreye girerdi. Çizmenin sınırı yoktur. Çocuğun ilgisini çekebilecek her şey çizebilir ve dikkatini çekebilirsin.  Bu davranışlar hem çocuklarımın kitap sevgisini oluşturdu, hem de çocuklarımı seçtiğim kitaplar ve çizdiğim resimlerle güzel ahlaklı olmaları için elimdeki bal mumlarına istediğim şekli verme çabam oldu. En başta bu ve bunun gibi çabalar sebebi ile biliyorum ki Rabbim hesap sorduğunda mahçub olmayacağım. Evlatlarımız bize emanet ve onları en iyi şekilde yetiştirmek zorundayız. Biz evlat yetiştirirken sabır göstermeyip eline tutuşturursak telefonu vb. Rabbe ne hesap vericez?..

 Bizler sabırlı olup evlatlarımızın duygularına önem verirsek, yarın çocuklarımız da bizim duygularımıza önem verecektir. Onlara mutlaka sabrı öğretmeliyiz. Sabretmeyi öğrenen kişiler her yerde mutlu olmanın da yolunu bulacaktır. Sıkıldığı zaman bunu nasıl aşacağını düşünerek bulabilir. Veya öfkelendiğinde sabırlı olursa sorununu nasıl çözeceği konusunda bir çözüm üretebilir. Bizler her sıkıldığında çocuğumuza telefonumuzu verirsek sıkıntı ile nasıl baş edeceğini öğrenmesini engellemiş oluruz. Çocuğumuz öfkelendi, ağlamasın ve tepki vermesin diye telefonumuzu verirsek çocuğun sorunlarla somut olarak baş etmeyi öğrenmesi yerine dünyadan soyutlanmayı öğretmiş oluyoruz.

Bu gün ağlayarak yaptırdığını yarın bağırarak yaptıracak. İstediği olmadığında şiddete baş vuracak. Yaptığımız her davranışın çocuklarımıza neler yapabileceğini hesaplayalım. Bir sorunla karşılaştığında, kafasını kuma gömerek saklandığını sanan devekuşu misali telefona gömülen evlatlar yetiştirmeyelim…

Evladınızın,  sorunlarını çözme yeteneği olmayan, saldırgan biri olmasını istiyorsanız;  her sıkıldığında eline telefon tutuşturun.