* Estetik Ameliyatı

Yıllar önceydi… Sakarya’nın nev’i şahsına münhasır cerrahı, Hariciyle Mütehassısı Opr. Dr. Sadık Canlı’yı ziyaret etmiştim. O zamanlar sigara içiyordum. Bol bol sigara ve çay içip sohbet ettik. Ayrılırken kendisine sol dirseğimde çıkan bir bezeyi gösterdim.
- Abi, bu problem teşkil eder mi? Dedim.
Kontrol ettikten sonra ağrı yapıp yapmadığını sordu. Ben de, üzerine kuvvetlice basmazsam ağrı olmadığını söyledim.
-Önemli değil. Takma kafana, dedi.

Aradan birkaç yıl geçti. Bendeki beze yerinde… Bir vesile ile muayenehanesinde yine görüştük. Boş bulunup, bezeyi yine gösterdim.
- Otur şuraya, dedi.
- Sen estetik ameliyatı istiyorsun, dedi.
‘Hayır, mayır’ dememe fırsat vermeden ve inisiyatifi bana bırakmadan dirseğimdeki bezeyi birkaç dakika içinde aldı. Sargı beziyle sardı ve kolumu da askıya aldı. Ne olduğunu anlamamıştım.
- İyi güzel de, şimdi ben böyle nasıl araba kullanıp eve gideceğim? Dedim.
- Birini çağır, gelsin seni götürsünler, dedi.
İçimden şöyle geçirdim:
Ziyaretlerin her derde derman olması işte böyle bir şey olsa gerek!

***

* Pasaport Kontrolü

1000 yıl sürmesi planlanan ancak 10 yılda patlayan ve plancılarının dünyasını karartan Ceberrut 28 Şubat’ın aslan-kaplan kesildiği günler. Üniversitelerde psikolojik baskı tüm gücüyle sürüyor.
Bir gün SAÜ’de Genel Sekreterlikten bir yazı geldi. Mealen şöyle yazıyor:
- Türkiye İstatistik Kurumu’nun (veya TÜİK) bir araştırmasında kullanılmak üzere tüm personelimizin pasaportlarının fotokopilerine ihtiyaç duyulmuştur. Filan tarihe kadar, mensuplarımızın pasaportlarını Genel Sekreterliğe vermeleri rica olunur.

Allah Allah!… Bu da nereden çıktı? Devlet, kimin ülkeyi terk ettiğini bilmiyor mu? Sonra bende jeton düştü. Elbette biliyor da, Türkiye’den çıktıktan sonra kim hangi ülkelere gitti? Bunların fişlenmesi gerekiyor. Mesele anlaşıldı… Benim bilebildiğim kadarıyla Üniversite personelinden tüm pasaport sahipleri, pasaportlarını teslim ettiler. Pasaportları istenmeyenler, o günlerde tetikçilik yapan itibarlı (!) kişilerdi. Ben ve bir iki kişi daha pasaportlarımızı vermedik. Bu arada TÜİK’te çalışan bir tanıdıktan olayı tahkik ettirdim. Aslı yok… Sivil General kendinde olmayan bir yetki kullanıyor!

Bir süre sonra sekreteri telefonla arayıp tekrar hatırlattılar. Yine vermedim. Birkaç defa daha istediler:
- Soruşturma açsınlar, vermiyorum, dedim.
Sonra ısrar etmediler…

İşte böyle!

Milletle olmadık şekilde oynayacaksınız, başınıza belâ gelince de bağıracaksınız.
Her türlü gayri insanı baskıyı uygulayacak, her melaneti işleyecek ve sonra da Atatürk’ün arkasına sığınmaya çalışacaksınız. Atatürk size insanlara zulmedin diye emir mi verdi?

Bu kadar kanunsuz işler yapacak, iktidara gelenleri de ‘oduna, kömüre ve makarnaya satılmışlar’ olarak nitelendireceksiniz.

Kendinizde, olmayan hayali yetkiler kullanacak insanlara zulmedeceksiniz, sonra da, ‘nasıl olur da AKP %50 ile nasıl iktidar olur?’ diye bağıracak ve hayıflanacaksınız?

Birkaç hafta önce bir yerde şöyle yazmıştım:
— Zannedilir ki, yapılan kötülüklerin ‘intikamı’ Allah tarafından ‘öte dünyada’ alınacaktır.

Hâlbuki bilinmelidir:

‘Hak, kulundan intikamını abd (kul) ile alır,
Bilmeyen ilm-i ledünnü, bunu abd yaptı sanır;
Hâlbuki her fiilin sahibi Hak’tır, kul elinden işlenir,
Sanma bahriya, cihanda onsuz bir çöp deprenir’.