Kamu hastanelerinde 600 civarında adına taşeron denilen personel çalışmakta.
Taşeron diye adlandırılan modern çağın köleleri, birçok kurumda çalıştırılan hiçbir sosyal hakkı olmayan, asgari ücretle çalışmaya mahkûm edilen ve AKP iktidarında sayıları bir hayli artan emekçiler…
Geçen hafta yaşanan hadise skandal olarak tanımlanır, bu tanım hukukun olduğu, sosyal devlet ilkesinin geliştiği ülkelerde olur.
Bizde ise durum hiçte böyle değildir.
Kamu hastanelerinde çalışan taşeron işçiler, taşeron firmanın değişmesi sonucunda yeni firma tarafından geçmiş çalışmalarını yok sayan, tüm haklarından feragat ettiğini beyan eden taahhütname imzalamaya zorlanmış.
Ya bu imzayı atarsınız ya da işinizden olursunuz dayatması!
Atılması istenilen imza, geçmiş çalışmalara dayanan tüm haklardan vazgeçmelerini kapsıyor.
Kıdem, ihbar ve tüm sosyal haklardan vazgeçilmeleri istenmekte.
Sağlık başta olmak üzere, tüm kurumlarda taşeron işçiliğe rastlarız.
İhtiyaç eksikliğinden yani eleman eksikliğinden doğan personel yöntemidir.
Kurumlarda çalışan bu personeller devlet memurlarının yaptığı tüm işleri yaparlar hatta onlardan daha fazla süreli çalışırlar ama tek fark devlet memurunun aldığı maaşın dörtte birini alırlar, asgari ücretle çalıştırılırlar.
Yıllık izin hakları yoktur, hastalanma mazeretleri yoktur, mesai kavramları yoktur.
İşveren temsilcisi hangi alanda isterse o alanda çalıştırır, dilediği zaman da işine son verir.
İşverene karşı yaptırımı olmayan emekçi grubu, işine son verilir hak talep edemez.
Modern çağın köleleridir.
Her fırsatta ekonominin büyüklüğünü anlatmaya çalışan iktidar, bu emekçi grubunun emeğini gasp eder.
Ucuz maliyet ile emekçinin sırtından geçinir.
Hal böyle olunca da ihaleyi alan firma emekçinin hakkını gasp etmek adına taahhütname dayatır.
Bu firmanın güvencesi devletin kendisi, gücü oradan alır. Mevcut yasal düzenleme emeğin gaspı üzerine kurulduğu için firma tereddüt görmez.
Kamuda bu tarz çalışan personel sayısının bir milyon civarı olduğu beyan edilmekte, bu sayı ve tablo ülke ekonomisinin nerede olduğunu gösteriyor.
İktidar temsilcilerinin yaldızlı ifadeler ile anlattığı gibi ekonomi uçmuş, dünyanın en gelişen ekonomi sıralamalarında zirveye çıkmış, bunların hepsinin boş laflar olduğunun belirleyeni ve kanıtıdır bu tablo!
Çalıştırdığı personelinin emeğini gasp eden, hak ettiği ücreti veremeyen bir ülkenin ekonomisi asla gelişmiş olamaz.
Bu hadisenin diğer çarpıcı tarafı ise, firma bu işlemi bu İl’de yapıyor.
“İmzaları atın, geçmiş haklarınızdan feragat edin, yoksa çalışma imkânınızı elinizden alırız” deniliyor.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay bu İl’de yaşar!
Atalay’a rağmen yapılır bu uygulama, çalışan emekçi yok sayıldığı gibi Türk-İş Genel Başkanı da yok sayılır.
Firma bu cesareti devletin kendisinden alır.
Bu davranış sendikacılığın son yıllarda geldiği yeri gösteriyor ki bize, STK’ların vay haline!
Çalıştırdığın personelinin hakkını gasp eden ekonomiye büyük ekonomi denmez, biz bunu biliyoruz da buradan duyurumuz iktidar ve yandaşlarınadır.
İleri demokrasiden ve büyük ekonomiden anladığınız ne?
Bir duyurumuz da taşeron adı altında çalıştırılan modern köle olan kardeşlerimize…
Önünüze sunulan imzalamaya dayatılan evrakı sakın imzalamayın, haklarınızı elde etme adına birlik olun ve sesinizi duyurun!
Akyazı Devlet Hastanesi’nde çalışanlar dahil imzalayan personel varmış, derhal bu imzadan imtina edin, haklı mücadeleden vazgeçmeyin.
Kamu Hastaneleri Birliği yönetiminin alacağı tavrı yakından izleyip, haklı mücadelenizde birlikte hareket edip, yoksulluk sınırının çok altında yaşamaya mahkum edilmenize seyirci kalmayacağız.
Son söz büyük ekonomiden söz edenlere; sizin tavrınız ne olacak?