Ne zaman fındık konusu gündeme gelir, rahmetli Atom Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’nin, Çernobil olayından sonra ülkeye ve fındıkçıya kurulan tezgahı bozmak adına yaptığı açıklamaları hatırlarım…

Hatırlanacağı gibi, dünya çikolata sanayiinin ihtiyacı olan kaliteli fındık üretiminde ülkemiz önemli role sahip…

Fındığımızı radyasyon faciası nedeniyle ucuza kapmak isteyenlerin oyununu bozacak çarpıcı açıklamalarıyla rahmetli Özal döneminde uyaran Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ülkemize bu doğrultuda önemli girdiler sağlamıştı…

Bugün öyle radyasyon kaynaklı bir ortam ve dahi üretim yok ancak benzer sıkıntılara eş değerde bir fiyat politikası hiç düşmüyor fındıkçının gündeminden…

Fındık üretimine sahip olmanın nimetlerini toplamada istenileni elde edememenin sıkıntısı yaşanır her hasat dönemi sonrasında, her nedense…

Yine öyle bir dönem yaşanıyor ülkemizde…

“Uygun iklim şartları oluşmadığından, bu yılki rekoltenin düşük olduğu hatırlanınca, fındıkçının yüzünü güldürecek bir fiyat politikası izlenmesi kadar doğal bir beklenti olamaz.” diyen piyasanın uzmanları, taban fiyatın 15 TL civarında olmasına yönelik taleplerinin dikkate alınmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor…

“İçten ve dıştan gelen talebi karşılamada bu yıl sıkıntı oluşacak” deniliyor…

Buna fındık üreticisinin hakkı olduğuna inanılan fiyatı alamama endişesi de eklenince tedirginlik daha da artıyor….

Ümitler, açıklanacak sevindirici bir taban fiyatına bağlanmış durumda...

İstenilen, geçen yıllardan kalan 15 lira…

En önemli ihraç kaynaklarımız arasında bulunan fındığa ve fındık üreticisine sahip çıkmak, artık kaçınılmaz hal almış bulunuyor...

O nedenle diyoruz ki; Duyun artık fındığın ve fındıkçının sesini!

İsteriz bu konuda pişman olunacak bir gelişme yaşanmasın…