Monotonluktan kurtulup “farklı şeyler” yapmaya ihtiyacımız var. Hayat sıkıcı ve değişmesi lazım değil mi? Heraklitos ne güzel demiş “değişmeyen tek değişimin kendisidir”.

Eğer marjinallik seviyesi çok yükseklerde değilse değişim istememiş hiç kimse yoktur hayatta. Genel çerçeveyi olmasa bile içindeki ufak detaylardan sıkılanlar ve değiştirmek isteyen insan bulmak çok da zor değildir…

Kimi kıyafetlerini değiştirir kimi odanın şeklini. Veya kalp ritmini değiştirir “bungee jumping” yapar bazıları. Hayatımızda değişenler güce ve zevke bakar. Hani dedik ya marjinallik seviyesi yükseklerde değilse değişim istemez diye, bir paragraf sonra yanıldığımı anladım. En çok değişenler ve değiştirenler onlardır yaşamlarının parçalarını. Çok değişim geçirdikleri için şikâyet etmez ve dile getirmezler sadece…

Yap-boz misali ama ne kadar yer değiştirirsen değiştir parçaların yerini, hepsinin belirli bir alanı vardır ve gelir oraya otururlar. Sıkılmaya ve sıkışmaya kendi alanlarında devam edecekler. Tilki ve kürk dükkânı demem yeterli olur sanırım açıklamama…

Biz ne kadar çabalasak da her şeyin yeri vardır. Sadece değiştirmek isteği ile oyalanırız. En sonunda anlarız ki yaptığımız tek şey yer değiştirmekle uğraşmak ve ardından geçip giden zaman…

Aslında değişme isteği içgüdüseldir. Her saat saniye de bir değişiyor ve saniye bir dakika sonra yelkovanı bıraktığı yerde bulamıyorsa, insanın akıp giden bu süreçte değişiklik istemesi normaldir.

Eşyanın veya mekân değişimini anlattık. Biraz da insanın değişimi anlatalım. Avrupa filozofundan Asya filozofu Konfüçyüs’a geçelim. ”Sadece en akıllı ve en aptal insanlar hiçbir zaman değişmez”.

Çok doğrudur her geçen saniye fiziğimiz gibi ruhumuzda eskiyor yani değişiyor. Kimimiz akıllanıyor kimimiz ise ters istikamete doğru yol alıyoruz. Bu değişiklikler bizim nasıl bir insan olduğumuzu gösteriyor…

Voltaire’na göz atalım bir de: “kendi kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen başkalarını değiştirmeye çalışmada şansının ne kadar az olduğunu anlarsın”.

Çok doğru bir önerme ama değişmenin zorluğu yoktur esasen. Asıl zor olan fedakârlık yani kendimizden feragat etmenin zorluğudur. İnsan değişir ama çok sinsice değişiklikler yaşar genellikle.

Kendisinden taviz verme sırası geldi mi değişiklik hakkı dolmuş hocalar gibi sadece olacakları izler. Bu bir rol kesmedir. Çok iyi oyunculuktur ve istediğimiz her an Oscarlık bir performans çıkartabiliriz…

Skalamızda kaç renk var acaba? Bukalemun misali renkten renge giriyoruz da bütün renklere sahip miyiz peki? Ömrümüze yetecek kadar renk olmalı ki değişim olsun ve farklı alanlarda yabancı yabancı sıkılmayalım değil mi? Allah’a (c.c.) emanet olun…

mail : [email protected]