Lafa geldiği zaman barbar olan Osmanlı yani Türkler yani Müslümanlar. Kuzey Afrika kendi lisanını unutmuş. Fransızca ana lisanları olmuş, Afrika’da hala zenci katliamlarının sonu gelmiyor. Her türlü zulüm devam ediyor. Neredeyse Müslümanlar katliam yapıyor diyecekler. Bizim içimizdeki taraftarları da utanmadan 1453 ü bile katliam yılı ilan edecekler. Belçika kralının Kongo da yaptığı ve 15 milyon Kong’ lunun katliamını anlatmak istedim. Hep söyledim ve söyleyeceğim bizim bizden başka dostumuz yok. Olmayacakta. Kendilerini sütten çıkmış ak kaşık. Birazda bizler tarihimize sahip çıkmamızın zamanı gelmedi mi?

Bir Belçika halk masalıdır “kesik el”. Ülkeye musallat olan zalim bir dev asil tüccarların işlerini engellemekte, halka rahat yüzü göstermemektedir. Derken cesur bir kahraman çıkar, bu korkunç devin elini keser ve onu nehre atar. Bu kesik el bir direnişin sembolü olarak yer alır Belçika tarihinde. Hatta bu anlatının heykelleri de dikilir Belçika topraklarında. Kesik el anlamına gelen Antwerpse’nin ismi de buradan gelir.

Bu masal burada dursun. Aradan yüzyıllar geçer ve Belçikalılar başka bir “kesik el” hikayesi oluştururlar. Bu seferki anlatıda korkunç ve zalim olan dev kendileridir.

Belçika Kralı II. Leopold 1865’de iktidara gelir gelmez gözünü Kongo’ya diker, sömürgeci planlarını hızla devreye sokar ve o dönemde büyük bir nimet olan kauçuk üretiminde “yeteri kadar” çalışmayan Kongo halkının ellerini keser. El kesme cezası hem “ucuz” hem de korkutucudur. Kesilen eller “prim” maksadıyla görevliler tarafından bir sepette saklanır. Kongo’nun tapusunu kendinde gören II. Leopold arkasına aldığı devlet desteği ve Batı desteği ile 15 milyon Kongoluyu katleder.

Aynı Leopold köleliğin kaldırılması konusunda büyük laflar etmeye başlar. Bu çabası kısa sürede ödüllendirilir. Amerika, Kongo Bağımsız Devleti’ni tanıyan ilk ülke olur. II. Leopold'un Kongo’daki hakimiyeti tescillenir. Ve gittikçe daha korkunç uygulamalar ortaya çıkar.

Avrupa’nın kauçuk talebi arttıkça mazlum Kongo halkına yapılan zulüm de artmaya başlar. II. Leopold kauçuk ormanlarıyla dolu bölgede küçük bir halk ordusu kurar. Ordunun subayları Belçikalı beyazlardır, askerleri ise üç kuruşa kardeşlerini satan Kongolular. Kişi başına düşen kauçuk üretim miktarı belirlenir, bu miktarı tutturamayanların elleri kesilir. Askerler de kesilen bu elleri sepetlerde toplar; komutanlarına gösterirler. Böylece hem verdikleri cezayı gösterir hem de bir kurşun bile harcamadıklarını ispatlar. Kestikleri el kadar prim alırlar. Hatta 1906 yılında sepetlerde toplanan kesik sağ el sayısı 1308’dir.

Kongo’daki katliam haberleri yayılmaya başlayınca ülkeyi II. Leopold’un “şahsi” mülkü olmaktan çıkarma kararı alınır. Kongo artık hukuken bir “kamu malı” olsa da değişen hiçbir şey olmaz.

Yüzyıllar sonra gelen şu ironiye bakın…

Bir ulus efsanesini sembolize eden kesik el yüzyıllar sonra büyük bir vahşetin sembolüne dönüşüyor.

Antwerpse çikolatası olarak Belçika’da satılan bu motif mitsel değeri yerine artık Kongo halkına yapılan katliamı hatırlattığı için üretimden kaldırılmalıdır. Çocuk büyük demeden kesilen elleri hatırlatan bu çikolataların üretimi artık durmalıdır!

Bu yazı Hasan Mert Kaya’nın ilgili flood’undan istifade ederek hazırlanmıştır.

KAYNAK: http://www.cocuksehri.net/index.php/2021/07/31/belcikadaki-kesik-el-motifli-cikolata-satislari-durdurulmali/