Sakaryaspor’u sürekli yenilgiler takımı haline getiren ve giydikleri formanın değerini takdirden yoksun oyuncular, “Batan geminin malları” anlayışıyla hareket ederek, yüksek perdeden saz çalmaya kalkıyor…
Onlar bilmiyorlar ki yönetim değişti…
Olmayan paralarla bol keseden dağıtılan rakamlara alıştırılmış futbolcular, emekleme devresinden önce parayı koyarlarsa önlerine daha işin başında, davayı kaybetmiş olurlar şimdiden...
Sakaryaspor, tarihinin en buhranlı günlerini yaşıyor.
Yeşil siyahlı forma, ülke genelinde bir vitrindir.
Takımın hali belli, imkanları son derece kısıtlı…
Bu durumda yönetimin takdir ettiği parayı beğenmeyen bir oyuncunun Sakaryaspor’a faydalı olma gibi bir lüksü olamaz…
Başkan Selahattin Aydın, doğru olanı yapıyor.
Sakaryaspor’da klas oyuncu yok.
Çok az farklarla birbirinden ayrılan altyapı özellikli oyuncular, geleceklerini riske sokacak maceralara açılıyorlar, etrafın dolduruşuna gelerek…
Oysa Sakaryasporlu olmak onlar için paradan da kıymetli ve önemli olmalı…
Bu durumu anlatacak ve geleceğini yönlendirecek babalar ve menajerler de, üç kuruşluk menfaat için çocukların istikballeri ile oynuyorlar.
Kamptan para yüzünden ayrılan futbolculara acıyorum…
Örnekleri saymakla bitmez oyuncular dururken önlerinde ayrılıp giden, nasıl böyle bir hataya düşerler, anlamak mümkün değil…
Selahattin Aydın’ın bu kararlı ve de isabetli politikasını, sonuna kadar desteklediğimin altını önemli çizmek isterim.
Bu nedenle Aydın ve ekibine, kolaylıklar dileğiyle “Laleler” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…
ÖLÜMLE DALGA GEÇEN ADAM
Babası rahmetli Sait Tanış’ın Arifiye’deki çiftliklerinde yaptığı bir binayı, belediyeye kaçak diye şikayet edecek kadar doğrucu Davut’tur Şadi Tanış…
Dindar camianın aykırı çocuğu sözünü dudaktan, gözünü budaktan sakınmaz…
Sadece bu kadar değildir onu farklı kılan özellikleri…
İri göbeğine bakmaz, 400’lerde dolaşan şekerine aldırmaz, tıkalı kalbini sorun etmez…
Perhiz uğramaz semtine…
Ayırmaz hiç, sofraya oturunca tatlıyı tuzludan…
Sigara emzik gibidir onun için…
İster sevinsin, ister üzülsün; hep o durakta iner…
Seriye bağlar dumanı tüttürmeyi, zaman olur…
Ne doktor dinler, ne arkadaş…
Bildiğini okumaya bayılır.
“Nasıl olsa, öleceğiz günün birinde” anlayışıyla hareket eder…
Bir anlamda “ölümle dalga geçen adam” gibidir…
Sadece değerli eşi değil, dostları da seferber olur sağlığı adına…
Hoyratça kullanmış vücudunu…
Bunu biz değil, doktorları söylüyor ama o yine de aldırış etmiyor…
Nihayet ikna oldu ki, anjiyodan geçti…
Ve karar verildi: By-pass…
Sadece ölümle değil, ameliyatla da dalga geçer bir hali var.
Yine espri, yine kahkaha…
Zannımca onu ayakta tutan en büyük doktor da bu anlayış…
Çark Divan onsuz olmaz…
Dileğim çabuk ameliyat olup, ayağa kalkmasından yana…
Bu duygularla dün Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde anjiyo olan Şadi Tanış’a acil şifalar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Beyaz güller” gitsin istedik.