Kıymetli okuyucularımız iyi bilir ki deprem gerçeğini ve deprem dirençli şehir hedefini bu sütunlarda sık sık gündeme getirir, haklı ısrarımızdaki kararlılığımızı devam ettireceğimizi belirtiriz…

Yine bu konuyla meşgulken zihnim, 2019’un Ağustos ayında kaleme aldığım şu yorumum geldi aklıma…

Malum, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür…

Bu cümleden olmak üzere, o günkü yorumumu yeniden paylaşmak istedim sizlerle…

Önce okuyup tazeleyelim hafızalarımızı, sonra diyelim son sözümüzü…

“Zaman su gibi akıp geçiyor…

Asla unutulmayacak acı hatıralarla dolu asrın afeti üzerinden 20 yıl geçti…

İlimiz ortalama 20-30 yıllık aralıklarla deprem denilen büyük yıkımlarla karşılaşıyor, ne yazık ki…

1943-1967 ve nihayet 1999 seneleri, böyle acılı deprem yılları olarak kaldı geride…

Her afet sonrası edilen beylik sözlere ve alınan önlemlere rağmen bir sonraki deprem, bir öncekinin iki hatta üç katına varan hasar ve can kayıplarına yol açtı…

İşte yine öyle yılların havasını solur gibiyiz…

Gazetemizin sahibi, rahmetli Hasan Uyar anlatmıştı…

Ne zaman bu konu gelip takılsa parmaklarımın ucuna, ilimizde 1960 darbesinden sonra vali ve belediye başkanlığı görevini birlikte icra eden Sedat Kirtetepe paşanın görev dönemi sonunda ayrılırken gazetecilere vasiyeti gelir daima aklıma…

‘Ben görevimi yaptım… Şehrinizden ayrılıyorum, siz ise burada yaşayacaksınız…

Bu ilin altını üstüne getirdik, zemin sağlığı açısından yaklaşık 800 metre aşağı inilse de sağlam zemine rastlanmadı…

O nedenle toprağın sırtına taşıyamayacağı çok katlı binalar yüklemek yerine, iki bilemedin üç katın dışında yapılaşmaya izin vermeyin.’

Kirtetepe paşanın sözleri üzerinde durup düşünmek ve yapılaşmada şehrin mimarisini bu anlayış üzerine bina etmek kaçınılmaz olmalı…

Bu şehirdeki yetkili etkili herkese, tarihi bir sorumluluk düşüyor…

O da Sedat Kirtetepe’nin gazeteciler aracılığıyla ili yönetenlere verdiği mesajı bir ‘vasiyet’ olarak kabul edip gereğini yerine getirmek olmalıdır…”

Evet…

O günden bugüne, şehir genelinde “Deprem dirençli şehir” hedefine, ne yazık ki aradan geçen onca yıla rağmen yaklaşmış değiliz…

Hz. Mevlana’nın bir hayat felsefesi olarak ele alınabilecek o derinlikli sözlerinde dediği gibi “Artık yeni şeyler söylemek lazım.”

Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’ın göreve geldiği ilk günden bu yana ısrarla ve kararlılıkla üzerinde durduğu bu konu, hayatiyeti oranında ivedilikle ele alınsın isteriz…

Burada görevin, yalnızca yerel ve merkezi yönetimlere düşmediği de muhakkaktır…

Zira deprem yorgunu çok katlı binaların kat maliklerinin üzerine düşen vatandaşlık görevini bihakkın yerine getirmesiyle ulaşabiliriz ancak, hayalini kurduğumuz o deprem dirençli, yeşil ve sosyal şehir hedefine…

Bu duygu ve düşüncelerle, devlet-millet el ele, deprem yorgunu değil, depreme dirençli bir şehir hedefine giden yolda kafa yoran, emek veren, mesai harcayan başta Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar olmak üzere, etkili-etkisiz, yetkili-yetkisiz herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “Orkideler” gönderelim istedik…