Yaklaşık bir haftadır Kudüs’teydik

Sakarya Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) düzenlediği geziden döneli 24 saat olmadı henüz…

Gelir gelmez ayrı geçen günlerin Yeni Sakaryası’nı inceledim…

Merak ettiğim gelişmelerde neler olup bittiğine baktığımda, gözüme çarpan; gidiş gününe rastlayan ve Geyve Doğancıl Köyü’nde kurulmak istenen çimento fabrikasına yönelik gelişmeler oldu…

İlk izlenimim gerek Geyve ve gerekse Doğalcıl Köyü halkının çevreye verdiği zararı önceden tescillenmiş bir fabrikaya yol verilmeyeceği açık ve net ortada iken, yapılan girişim sonuçsuz kalmış ve köy halkı olayı daha işin başında iken kestirip atmıştır…

Bu konuda sivil toplum örgütleri, belediyeler ve çevre halkı tepkisini öylesine açık ve net ortaya koymuş iken, olayı kaşıyıp üzerinden farklı duygularla birtakım rant devşirmeye kalkan (Madde değil) ve olayı büyütür nitelikteki açıklamalar; inanıyorum ki faydadan çok zarar verecektir...

Köy halkı, istenmedik bir olay haline getirilen çimento fabrikası için yeterli ve kararlı direniş göstererek, tavrını net biçimde koyarken ortaya, buna zarar verecek ne desteğe ne de kösteğe ihtiyaçları var!

Bu nedenle, hariçten gazel okumanın özellikle şu aşamada kimseye faydası olmayacağı kesin…

Bir olaya topyekün karşı çıkmanın şartları oluşmamışken, ortalığı gerecek nitelikte girişimler, belirtmek isterim ki; getireceğe zıtlaşma ile “haklı olanı haksız duruma” düşürebilir...

Buna dair örneklere özellikle siyasi platformda sıkça rastlanır...

O halde bırakalım halkı tepkisiyle baş başa…

Zira en doğru olan da budur…

Geyve Doğancıl köye halkını doğaya, ovaya, toprağına, dağına, taşına, bahçesine sebzesine, yani “geleceğine” sahip çıkmada gösterdiği haklı tepkisi nedeniyle kutluyorum...