Andre Gide’in bir sözü vardır: “Açılmadık kanatların büyüklüğü bilinmez.” diye. Bazen kendi gücümüzü fark etmiyoruz. Neler başarabileceğimiz, asla yapamazsın sözlerinin gölgesinde kalıyor. İnsanlar kendi yapamadıklarının mümkün olmadığı inancını size de telkin ediyor.
Âşık Veysel, Sezen Aksu, Abraham Lincoln ya da Michael Jordan’ın hayat hikâyelerini okursanız kanatların sizi hangi semalara taşıdığını görürsünüz. Onlar da başlangıçta başarısız olmuştur. Ama kanatlarını açma cesaretine sahiptirler. Yine de bu hikâyeler bana uymaz derseniz kendinizden örnek de bulabilirsiniz. Çünkü mutlaka sizin hayatınızda da başarı öyküleri vardır. Etrafımda senelerce süren dostlukları inşa edenlere, harika annelere, şahane babalara, müthiş ev hanımlarına, istikrarla, azimle çalışan kıymetli insanlara rastlıyorum. Başladığı işi bitiren herkese madalya verilse keşke. Başardıklarını takdire değer buluyorum.

Bilge Teyze, bu müthiş insanlardan biri. Onunla tanışmam tamamen şanstı. Bir ahbabımızın annesiydi. İnanılmaz zevkli döşenmiş bir evi, hoş sohbeti ve tatlı hikâyeleri vardı. Sizi, kendine hayran bırakıyordu. Ben, ondaki ışığı onu görür görmez fark ettim. “Işığımı Söndürmeyin”* kitabını bu yüzden alıp okudum. Türk sivil havacılığın önemli isimlerinden Mehmet Kum’un çocuğu ve cumhuriyetin ilk girişimcilerinden Nuri Demirağ’ın torunu olan bu müthiş kadın, otobiyografisinde hüzünlerinden, dramlarından, yenilgilerinden, başarısız evliliğinden bahsediyor. Ama sonra çocuk kıyafetleri tasarlıyor, iç mimar, desinatör, girişimci, vizyoner oluyor ve merdiven çıkan bavul projesi gibi pek çok buluşun mucidine dönüşüyor. Yaptıklarını konferanslarda anlatıp birçok kişiye ilham veriyor.

Bazen ilham perilerine ihtiyaç duyarız. İntiharın eşiğinden dönen Amerikan Başkanı Abraham Lincoln; Kör gözleri ile, asla yapamazsın sen görmüyorsun, diyenlere inat meyve ağaçları yetiştiren Aşık Veysel; spor kariyerinde, birçok kez maç sayısını atamadım, çuvalladım ama bu yüzden başardım diyen Michael Jordan; kariyerinin başında reddedilen ama unutulmaz şarkılara imza atan Sezen Aksu birer ilham perisidir. Bilge Kum da onlardan biridir. Kitabını okursanız hayatımızdaki gerçeklerle, başarıyla, çocuk eğitimiyle ve hatta tarihle ilgili pek çok bilgiye rastlarsınız. Kitabın bir yerinde çocuk eğitimi ile ilgili diyor ki: “İki üç yaşında bir çocuğun, annesinin koynundan koparılarak Türkçe konuşmayan bir Fransız mürebbiyeyle evin ayrı bir bölümüne kapatılmasının vahim neticeleri, annemi ömrünün sonuna kadar etkilemiş demek. Ebeveynler bazen çocuklarının iyi yetişmeleri uğruna ne büyük yanlışlar yapabiliyorlar” Düşünsenize toplumda herkes en önemli işinin iyi birer evlat yetiştirmek olduğunu bilseydi hayat ne güzel olurdu.

Kendi hayatımızın başrolündeyiz. Filmin sonunda bir kahramana dönüşüp dönüşmeyeceğimiz tamamen bizim elimizde. Kader, çabaya âşıktır sözü hiç de yabana atılır bir söz değil. Düşsek de kalkacağız; kaybetsek de aramaya devam edeceğiz; yolun sonu bile olsa başlamanın bir yolunu bulacağız; yanıp kül olsak da yeniden doğan Anka kuşuna güveneceğiz.
Sevgili dostlar, Abraham Lincoln’ün oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta dediği gibi bu hayatta her alçağa karşı bir kahraman, her düşmana karşı bir dost varsa eğer, iyi şeyler için de umudumuz var demektir.

*Kum, Bilge, Işığımı Söndürmeyin, Doğan Solibri Yayınları, 2022