Patlamış balon iflâh olmazmış!

Edepsizliğin belli bir yaşı yokmuş!

Arayana her zaman bir yol bulunurmuş.

'Ahlâk', formel okullardan temin edilmez!

Edebin tahsil edileceği bir mektep yoktur!

En iyi öğrenme yöntemi, sınıfta kalmaktır!

 ‘Düzensizlik’, bazıları için, en iyi ‘düzen’dir!

Aklını kiraya verenlerin unvanları anlamsızdır.

Çekmeyenler, çekenlerin acısını anlayamazlar!

 ‘Takıntı’lar her zaman olmasa bile, bazen çok iyidir.

Yine de başla derim. Hiç bir şey geç değildir, ölüm bile...

Hayatın bizzat kendisi imtihandır ve imtihanlar hep zordur!

Manevi körlük, Allah’ın bazı kullarına verdiği bir meziyettir (!).

Ne hikmetse bazı insanlarımızın bilmedikleri hiç bir şey yoktur!

Bilinsin ki köpek her zaman köpektir! (fiziki hayvan olan köpekten özür)

Milletin çoğunluğunda itibar görmeyen hiç bir görüş iktidar olamaz.

Siz hiç ‘başsız adam’ gördünüz mü? Görmediyseniz biraz arayın, bulursunuz.

Balığın su içinde yaşadığını bilmediği gibi seyyahlar da ne aradıklarını bilmezler ki...

Seyyah oldum, deli dolu yıllardır dolaşırım, ama şimdiye kadar ne aradığımı anlayamadım.

O 28 Şubat denen lânetli karanlık günlerde el-pençe divan duranlar, bugün kendilerini şahin sanıyorlar... Zavallı mahluklar...

Benim gibi seyyahlar, sürekli seyahat ederler, durmadan ararlar, ama ne aradıklarını bilmediklerinden, hiç bir zaman bulamazlar...

Kendi saadetlerini temin edemeyenler başkalarının saadetlerini hiç bir zaman temin edemezler... Onlar sadece kendilerini kandırırlar...

 “Molalarında bir hatırı vardır. Ne eylemişse RABBİM güzel eylemiş, önemli olan şükretmektir. Daha nice molalar göresin kadir kıymet bilen hocam.” Demiş bir dost…

Mola yerleri yolculuklarda derin nefes alma yerleri olarak bilinir. Mola yeri nerede ise hemen orasını meşhur eden özellikleri akla gelir. “Bir vakitler orada mola vermiştik” denilir.

Hani diyorum; şimdi düşeceksin Güneş'e giden yollara... Orada, yani Güneş’in gölgelik kısımlarında bir süre piknik yapıp döneceksin yaşadığımız arz küreye... Hayal, ama olsun. Hayal kuranlardan, hayal kurduğu için ölen var mı ki?

Hani diyorum; şimdi kalkıp gideceksin Bilge İnsan Aliya'nın ülkesi Bosna'ya, kendisinin mezarını ziyaret edip Fatihalar göndereceksin, sonra da MOSTAR'da biraz tefekkür edip, biraz da köprüyü temaşa ettikten sonra, döneceksin kürkçü dükkânına... Hayal ama olsun…

Âhhh, ah…