Festival kapsamında restore edilen yeni kopyasıyla gösterilen “Amerikalı” filminin yönetmeni Şerif Gören, “Usta: Şerif Gören” başlıklı özel bir panelle anıldı.
Panele, akademisyenler Şükran Kuyucak Esen ve Ali Karadoğan, filmin yapımcısı Mine Vargı ve başrol oyuncusu Lale Mansur katıldı. Katılımcılar, Türk sinemasının önemli dönüm noktalarından biri olan “Amerikalı” filminin yapım sürecini, dönemin koşullarını ve Şerif Gören’in sinemadaki etkisini değerlendirdi.
“Toplumsal gerçekçiliğiyle kitlelere ulaştı”
Panelde ilk sözü alan Şükran Kuyucak Esen, Şerif Gören sinemasının özünü şu sözlerle anlattı:
“Toplumsal gerçekçiydi. ‘Bir insan, hayattır; insanları anlatıyorum’ derdi. Slogana kaçmadan, akıcı anlatımıyla kitlelere ulaşan bir yönetmendi. 70’li yıllarda televizyonun çıkışıyla krize giren Türk sinemasını, 1987’de Amerikan şirketlerinin pazara girmesiyle tamamen bitmişken, ‘Amerikalı’ filmiyle yeniden ayağa kaldırdı.”
“Korkumu gördüm, Şerif Gören’e güvenip sinemaya döndüm”
Filmin yapım sürecini anlatan Mine Vargı, “Amerikalı”ya nasıl dahil olduklarını paylaştı:
“Eşim Ömer Vargı, Şerif Gören’in ‘Yol’ ve ‘Endişe’ filmlerinde asistanıydı. Gören bir gün gelip ‘Türk sinemasına yeni bir şey yapmak istiyorum’ dediğinde yoğun reklam işleri içindeydik. Önce ‘yapamam’ dedim ama sonra kendimle yüzleştim. Şerif Gören bir ustaydı, ona güvenip bu işe girdim. Hayatımın dönüm noktası oldu; Türkiye’nin ilk kadın yapımcısı sıfatını kazandım.”
Vargı, filmle birlikte hem sektörde hem de izleyici nezdinde büyük bir dönüşüm yaşandığını vurguladı:
“O dönem kimse Türk filmlerine gitmiyordu. Ama ‘Amerikalı’ gişe rekorları kırdı, seyirci yeniden sinemaya döndü. Hayalini kurduğum o kırmızı halılar Emek Sineması’na serildi. Warner Bros. bile geldi ve ‘Amerikalı’, onların dağıttığı ilk Türk filmi oldu.”
“Amerikan kültürünün hegemonyasını anlatan bir filmdi”
Filmin başrol oyuncularından Lale Mansur ise “Amerikalı”yı şu sözlerle anlattı:
“Bu film, Amerikan kültürünün bizim gibi ülkelerdeki insanlar üzerindeki etkisini anlatıyordu. Düşünecek bir şey yoktu; hemen kabul ettim. Şener Şen çok yardımcı oldu, Mine Vargı da sette inanılmaz bir düzen sağladı.”
Sinemada emek, etik ve çocuk bakış açısı da konuşuldu
Festival kapsamında düzenlenen diğer panellerde ise Alman yönetmen Susanne Kim, çocukların yönlendirmesiyle film çekme deneyimini paylaştı. Ayrıca sinema sektöründeki sendikal temsilciler, emek sömürüsü ve taciz konularında farkındalık yaratmaya yönelik açıklamalarda bulundu.





