Ben bilmem. Bilen bilir.

Herkes kendi yükünü çeker!

Hayaller güzeldir, gerçekleşmese bile…

‘Doğru’ söze ne denir? Öyleyse öyledir!

Bir dost der ki: Dosta mazeret yalandır.

Muhabbet bir başkadır, başka şeylere benzemez.

Kitap candır. Kitap içinde büyüyenler de canan'dır!

Dostluk ve sevginin belli bir şekli ve kalıbı yoktur!

Hayatlar, dünyanın her yerinde bir şekilde ‘hayat’ buluyorlar!

Halkı, millete (!) ezdirmemek gerek! Bir gün gelir herkese lâzım olur!

Ben İlk defa duydum:  Şahin küçük, ama et yer; deve büyük, ot yer.

‘Âdi’ adamlar, fıtratları bozulduğu için, hiçbir zaman ‘âdil’ olamazlar!

Adam olmayanı, zorla da olsa, ‘adam’ etmek, her adamın ‘harcı’ değildir.

Bazı insanlar ölürler, bazıları da kaybedilirler. İki durum, aynı durum değildir,

Herkesi ‘memnun’ etmeye çalışanların, ‘münafık’ olma ihtimali fazladır. Allah korusun.

Siz, kendiniz çekmediğiniz sürece, başkalarının neler çektiğini nasıl ve nereden bileceksiniz...

Öyle insanlar vardır ki, onlar bazılarının gözünde ‘canlı mevta’, yani ‘yaşayan ölü’  hükmündedirler…

Muhalefet etmeye alışanlar hiç bir iyiyi göremezler. Onların gördükleri hep ‘muhalefet edilecek’ şeylerdir!

Bazılarının davranışlarına bakarak onlara ‘öküz’ diyorlar. Hâlbuki öküz, bir hayvandır! Öyle ki bazıları öküz olamaz.

İnsanımız geçmişteki bazı vakalara keşke takılıp da, oradan günümüze gelse, yani takıntılarından vazgeçse ne iyi olur!

Öyle zaman olur ki, hiç kimseyi görmek istemezsin; bazen de seni hiç kimse görmek istemez… Ne yaparsın, çark böyle…

Kim ne olursa olsun, kim olursa olsun, isterse Allâme-i Cihan olsun, ancak dışarıdan ‘görüldüğü’ kadardır. Nasıl görülüyorsa öyle bilinir…

Âhhh ah…

Bir de sandviç tespitleri görsek!