Bazı insanlar kendilerini çok önemsiyor…

Yazdıkları, söyledikleri ve yaptıklarıyla tarihin akışını değiştirdiklerini falan zannediyorlar…

Zannediyorlar ki onlar bir şey deyince hemen tüm birimler harekete geçiyor, herkesi bir telaş alıyor, elleri ayaklarına dolanıyor…

Bu durumu özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na yönelik eleştirilerde görüyoruz…

İncir çekirdeğini doldurmayan konuları mesele edip Başkan Toçoğlu’na vurmaya, onu yıpratmaya çalışıyorlar…

Bunu yaparken de “Bak kimsenin sesi çıkmıyor ama biz üstüne üstüne gidiyoruz” havası estirmeye gayret ediyorlar…

Kimsenin kendilerini umursamadığı, kimsenin kendileriyle ilgilenmediği ve de kimsenin kendilerini kaale almadığı gerçeği onları delirtiyor…

Bu gerçeği örtbas etmek adına canlarını dişlerine takarak her meseleyi deşiyorlar, beylik laflar ediyorlar, gündem belirlemeye çalışıyorlar, ama olmuyor…

Önemsenmek adına beyhude çabalıyorlar…

Tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok misali…

Kendi kendilerine yazıp söylüyor, kendi kendilerine cevap yetiştiriyor ve kendileriyle cenk ediyorlar…

Kimi zaman kızıyor, sinirleniyor, kimi zaman yaranmak adına yumuşak geçişler yapıyor, kimi zaman tekrar alevlenip boğaz patlatıyorlar…

Eskiden mahalle aralarında maç yapardık ve bazen yeteri sayıda adam olmazdı…

3 veya 4 kişi olduğunda kendine güvenen futbolcu “Siz hepiniz ben tek” diye bir çıkış yapardı…

Yine hepimiz çocukluğumuzda kimi zaman bazı kavgalara şahit olurduk…

Güçlü olan çocuk karşısındaki birkaç kişiye meydan okur, “Hadi gelin, hepiniz birden saldırın bana, tek başıma karşı koyacağım” derdi…

İşte böylesi kahramanlıklar peşinde koşan insanlar var maalesef şehrimizde…

“Yahu bu Zeki başkan her işini düzgün yapıyor, çalışıyor, çabalıyor, proje üstüne proje açıklıyor, sonra bunları tek tek hayata geçiriyor, muhataplarıyla istişare ediyor, yapılması gereken ne varsa yapıyor” demek işlerine gelmediği için kavga çıkarmaya, hır çıkarmaya, fitne fesat çıkartmaya ve ortamı bulandırmaya çalışıyorlar…

Yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot olmak için türlü zahmetlere katlanıyorlar…

Çatacak adam bulamayınca kendi gölgesiyle kavga ediyor, kurdukları hayal dünyasında canavarları, ejderhaları, devleri  dize getiren masal kahramanlarına bürünerek egolarını tatmin ediyorlar…

Bütün bunlara rağmen bir karşılık görememek, muhatap alınmamak ve önemsenmemek onları adeta çılgına çeviriyor…

Başkan beyin ufak bir serzenişinde “Bak bizi kastetti”, ufak bir eleştirisinde “Bize söylüyor bize”, en ufak bir durum tespitinde “Bakın hedef biziz” diyerek insanları varlıklarından haberdar etmeye çalışıyorlar…

Şahsen ben her şeyi bildiğini iddia eden bir adam değilim…

Hiçbir konuda en iyi olduğum, en cesur olduğum, kahraman olduğum gibi iddialarım yok…

Ancak konu Büyükşehir Belediyesi ve Zeki Toçoğlu olunca kimse elime su dökemez…

Bu konuda hiç de mütevazı olmayacağım…

Şayet mesele Zeki başkanı savunmak, onun icraatlarına övmek ve ne kadar başarılı bir belediye başkanı olduğunu örneklerle ortaya koymaksa ilk öne atılan ben olurum…

İsterse bütün şehir başkan beyin aleyhine dönsün, ben kendisini her konuda müdafaa etmeye devam ederim…

Biliyorum ki Zeki başkan bu şehri seviyor, bu işi iyi yapıyor, bilerek ve isteyerek hiçbir yanlışa imza atmıyor, bu şehrin aleyhine hiçbir işe geçit vermiyor…

Evet, mesele Zeki başkansa herkese meydan okuyorum…

Hadi birleşin bana karşı; savaşalım, yazışalım, yarışalım…

Siz hepiniz, ben tek!

CUMHUR ABİNİN VEFATI

Bir araya gelmişliğiniz olmasa bile tanıdığınız birinin vefat haberini aldığınızda üzüntü duyarsınız…

Hele ki ölen kişiyle muhabbetiniz, geçmişiniz, anılarınız var ise bu haber sizi daha da etkiler…

Perşembeyi cumaya bağlayan gece saat 01.00 sularında telefonuma bir mesaj geldi…

 “Cumhur abi vefat etmiş” yazıyordu mesajda…

Hemen o anda hatıralar, yaşanmışlıklar geçti gözümün önünden film şeridi gibi…

Cumhur abi hoş sohbet bir insandı…

Hep güler yüzlüydü, mümtaz bir şahsiyetti…

Bilhassa merakımı bildiği için geçmişte yaşanan siyasi mücadeleleri anlatırdı bana…

Yemeklerini genellikle Yuvam Sokak’taki Taraklı lokantası ve Tozlu Camii’nin arka tarafındaki Pirinç Pazarı’nda bulunan esnaf lokantasında yerdi…

Ne zaman oralardan geçsem arkamdan seslenir, bana yemek ısmarlardı…

Avukat denilince ilk akla gelen isimlerdendi…

Kıdemli avukattı kendi tabiriyle…

Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun…

Mevla geride bıraktığı ailesine sabr-ı cemil ve ecri cezil ihsan eylesin…

 

YERLİ OTOMOBİLİ NE KADAR İSTİYORUZ?

Sakarya, yerli otomobilin üretim üssü olsun diye büyük bir uğraş veriliyor…

Kim veriyor bu uğraşı: SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul…

Valilik, Büyükşehir ve diğer sivil toplum kuruluşları da karınca kararınca destek vermeye çalışıyor kendisine…

Milletvekillerinin desteği yeterli mi: Kesinlikle değil…

Peki, 4. güç olarak basının desteği ne ölçüde?

İlimiz medyası bu konuyu ne kadar gündeme taşıdı?

Kaç tane manşet attık otomotiv üssü olalım diye, kaç tane köşe yazdık?

Bu kadar önemli, büyük ölçekli, şehrin adeta kaderini değiştirecek böylesi devasa bir proje için biz ne yaptık Allah aşkına?

Bu işin kararını verecek olan merciler, “Bakalım Sakarya kamuoyu bu işi ne kadar istiyor” diye şehrin gazetelerini bir inceleseler, bence biz bu hedefi mümkün değil yakalayamayız…

Biz de olsa olsa, “Rant var! Ballı arazi! Köşeyi dönen adam! Servet avcıları” türünden manşetler atılır…

Yatırım gelmesin diye elimizden geleni ardımıza koymayız evelallah!

SAKARYASPOR ZİRVESİ

SATSO’nun ekonomi zirvesi Antalya’da yapıldı…

Sakarya’da yapılmadığı için yaptığım eleştiriye, “Bu tip zirveler hep şehirden uzakta yapılır. Katılımcıların dikkati dağılmasın ve başka işlerle uğraşmasınlar diye farklı şehirler seçilir” yanıtını verdiler…

Malum, şehrimizde bir de Sakaryaspor meselesi var…

Takımın gidişatından hiç kimse memnun değil…

Ben bir de Sakaryaspor’un geleceği hususunda bir zirve toplanmasını öneriyorum…

Moderatör olarak Raif Ugan veya Oktay Sarı seçilebilir…

Takım bir an önce düzlüğe çıksın diye olabildiğince uzağa gidilmeli…

Örneğin futbolu gitgide gelişen Çin’de yapılabilir bu zirve…

Katar, Hindistan, Nikaragua gibi ülkeler de seçilebilir…

Bütün dertlerden, kederlerden, dedikodulardan uzakta, sıcak ve samimi bir ortamda Sakaryaspor’un sorunlarına çözüm üretilebilir diye düşünüyorum…