17 ARALIK 2017

Her yıl 11 Aralık günü başlayan Şeb-i Arus Mevlana'yı Anma Törenleri (Geçen seneki 744. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri) 17 Aralık Pazar gününe kadar devam eder. Mevlana'yı anmak için yapılan bu törenler hepimizin bildiği gibi Konya’da yapılmaktadır. Aynı zamanda dünyanın ilgi odağıdır.

Geçen yıl ilk defa 16-17 Aralık tarihlerinde Konya’da 1. Uluslararası İsrail ve Yahudilik Çalışmaları Konferansı düzenlendi. Özellikle genç akademisyenlerin ve lisansüstü öğrencilerin katıldığı konferansta ilahiyatçılar, tarihçiler ve siyaset bilimciler farklı konularda sunumlar yaptılar. Verilen tebliğler arasında ‘Yahudi ve Aristo Felsefesini Uzlaştırma Çabası: İbn Meymun (Maimonides) Ekseninde Bir İnceleme’, ‘Demir Çağı Yazılı ve Arkeolojik Kaynaklarında İsrail ve Yahuda Krallıkları’, ‘İsrail Tarih Ders Kitaplarının (1948-2000) Gözünden Filistin’deki Osmanlı Egemenliğinin Son Dönemlerinde Osmanlı-Yahudi İlişkileri’, ‘Türkiye Yahudilerinin Büyüyen Sorunları ve La Boz de Türkiye’nin Çözümü’, ‘Siyahi İbraniler’ ve ‘Arap Baharı Sonrasında İsrail’in Ulusal Güvenlik Politikasını Kavramsallaştırmak’ gibi konular çerçevesinde geniş bir perspektif sunan akademisyenler, kullandıkları objektif dil, İbranice bilgisi ve analizleri ile dikkat çektiler.

Ayrıca Türkçe, İngilizce, İbranice ve Arapça makalelerin basılması öngörülen İsrailiyat: İsrail ve Yahudi Çalışmaları Dergisi’ni çıkarmayı planlayan düzenleyiciler, son iki yılda yukarıda bahsedilen konularda yazılan master ve doktora tezleri içinden özellikle dikkat çekici olanlara ilahiyat, tarih ve siyaset bilimi alanlarında ödül verdiler.

Konferans programına aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

www.israiliyat.com/page/3072

Birinci Uluslararası İsrail ve Yahudilik Çalışmaları Konferansında verilen sunumlar içinden bir tanesini aşağıya aldım. Diğerlerine meraklı olanlar linkten ulaşabilirler.

119 MAVİ MARMARA SALDIRISINDA İSRAİL DEVLETİNİN KRİZİ KAMU DİPLOMASİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ahmet AYDIN YL Mezunu MA Graduate

Öz: Küreselleşen dünyada bilgi artık en hızlı şekilde yayılmaktadır. Bilginin hızla yayılması ülkeleri zorunlu olarak diplomasi anlayışını değiştirmeye zorlamaktadır. Ülkeler kriz öncesi ya da sonra uyguladığı politikalarla uluslararası arenada kendilerini göstermektedir. 21. Yüzyıl diplomasisi geleneksel diplomasiyi tek başına kabul etmemektedir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra geleneksel diplomasi ile birlikte kamu diplomasisi yapılmaktadır. Ülkeler kriz öncesi ve sonrası olası riskleri bertaraf edebilmek adına diplomatik gereksinimlere ihtiyaç duymaktadır. İsrail Devleti kuruluş itibarıyla yeni bir ülke olmasından ötürü kamu diplomasisi alanında gelişmiş ülkelere göre zayıf kalmaktadır. İsrail Devleti’nin bulunduğu bölge Orta Doğu’daki en sıkıntılı bölgedir. Sınır komşusu olan Filistin ile ciddi sorunlar yaşayan İsrail Mavi Marmara saldırısı ile dünyanın gözünü bu bölgeye dikmiştir. Mavi Marmara krizi İsrail Devlet’i için diplomatik anlamda uluslararasında kamu diplomasisi açısından sınavı olmuştur. İsrail Devleti’nin kriz öncesi ve sonrası dış politikada uyguladığı stratejiler yetersiz kalmıştır. Kriz anında İsrail hükümetinin olaya yaklaşımı ve yürüttüğü diplomasisi iç ve dış politikada etkili olmamıştır. Türkiye ile yaşadığı Mavi Marmara krizi İsrail’in kamu diplomasisinde başarılı bir ülke olmadığını göstermiştir. Yanlış atılan politik adımlar iç ve dış politikada İsrail Hükümetini zor durumda bırakmıştır. İsrail saldırı sonrasında iletişimsel alanda kendisini yeterince gösterememiştir. Bu olay neticesinde iç politikada uygulanan iletişimsel eksiklik hükümeti zor durumda bırakmıştır. İç kamuoyunda hükümetin saldırı ile ilgili aktivite bulunmamasını ve karşı tarafa tavizin çok verildiğini düşünmesine sebep olmuştur. Turkel Raporu ve Birleşmiş raporunda İsrail Devleti’nin iletişimsel olarak kendisini anlatamadığı ortaya çıkmıştır. Bu durumdan ötürü İsrail Devlet’i siyasal olaylarda ne kadar güçlü etkiler bıraksa da uluslar arası arenada kamu diplomasisi alanında Mavi Marmara saldırısında etkili olamamıştır. Batı dünyasının Mavi Marmara saldırında yeterinde İsrail’i desteklememesi, İsrail Devleti’nin bölgesel ülkelerle arasının bozulmasına, sosyal medyada Mavi Marmara saldırısının güçlü bir şekilde 120 First International Conference on Israel and Judaism Studies ön planda olması İsrail Devleti’ni Mavi Marmara konusunda savunamama durumuna getirmiştir. İsrail medyasında olaya bakış açısı ise İsrail hükümetinin kendisini savunamaması işlenmiştir. Ülkenin itibar kaybettiğini düşünenlerin sayısı o dönemde çoğunlukta olmuştur. İsrail Devleti’nin sosyal ağları, sivil toplum örgütlerini ve devletin diplomasiyle ilgili olan kurum ya da kuruluşlarını etkin bir şekilde kullanmaması olayın iletişimsel yönünde aleyhine sonuçlandığını göstermektedir. Bu yüzden Mavi Marmara krizi kamu diplomasisinin etkisiz ve başarısız bir şekilde kullanılmasından dolayı dış politikada büyük yankı bulmuştur. Mavi Marmara saldırısı sonrasında İsrail Hükümetinin uyguladığı kamu diplomasisinin uygulama süreci ve stratejilerinin kriz anında ve sonrasında iç ve dış politikada ne denli etkili olduğu amaçlanmıştır.

Yöntemler: İçerik Analizi Anahtar Kelimeler: Kamu Diplomasisi, İletişim, İsrail, Mavi Marmara, Diplomasi

Kaynaklar: Palmer raporu, Birleşmiş milletler Raporu, Turkel raporu, İsrail gazeteleri ve köşe yazıları.