Rektör Al: “İnsanlar şehirleri inşa etse de şehirler de insanları inşa ediyor”
Programda açılış konuşmasını yapan Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, üniversitenin köklü geçmişine değinerek, “Sadettin Ökten hocamız bir mühendis, mimar, akademisyen ve İTÜ mezunu. Biliyorsunuz, Sakarya Üniversitesi İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından kurulmuş, 1992’de ayrılarak üniversite haline gelmiş bir kurumdur. 250 yıllık İTÜ geleneklerini devam ettiriyoruz ve bunu önemsiyoruz” dedi.

Türkiye’de üniversitelerin “araştırma üniversiteleri” ve diğerleri olarak ayrıldığını hatırlatan Rektör Al, Sakarya Üniversitesinin ilk 20’ye girerek araştırma üniversiteleri arasına katılmayı hedeflediğini söyledi. İnsan, devlet, medeniyet, şehir ve akademi üzerine görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Al, “İnsanlar şehirleri inşa etse de şehirler de insanları inşa ediyor. Bizi biz kılan aslında şehirlerdir” ifadelerini kullandı.

Rektör Al ayrıca, Prof. Dr. Sadettin Ökten’in “İnsanın gökyüzüne bakacak vakti olmalı” sözünü hatırlatarak Sakarya’nın bu açıdan şanslı bir şehir olduğunu belirtti. Konuşmasının sonunda açılış dersine katkı sunan İlahiyat Fakültesine de teşekkür etti.

Prof. Dr. Ökten: “Mekan, değerlerin dış dünyaya yansımasıdır”
Açılış dersini veren Prof. Dr. Sadettin Ökten, insanın eylemleriyle var olduğunu, mekanın da bu eylemlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtti. Mekanın yalnızca fiziksel bir yapı olmadığını vurgulayan Ökten, aynı zamanda bir değerler sisteminin dış dünyaya yansıması olduğunu ifade etti.

Modern şehirlerdeki apartmanlaşma üzerinden örnekler veren Prof. Dr. Ökten, mekanın çoğu zaman kapitalist düzenin dayatmalarıyla şekillendiğini, ancak insanların farkında olmadan bu tercihlere uyum sağladığını dile getirdi. “Bir karar alınırken ‘ne için, nasıl ve hangi değerler temelinde’ hareket edildiği önemlidir” diyen Ökten, mekanın etik ve estetik boyutlarını anlattı.

Ökten’e göre, bir mekan insanın değerlerine uygun eylemleri kolaylaştırıyorsa “etik mekan”, duygularını yansıtıyor, aidiyet hissi oluşturuyor ve kimlik kazandırıyorsa “estetik mekan” adını alıyor. Her iki özelliği bir arada taşıyan mekanların toplumlar için vazgeçilmez olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sadettin Ökten, mekanın aynı zamanda sembolik anlamlar taşıdığını ve her eylemin işlevsel olduğu kadar simgesel bir boyutu bulunduğunu vurguladı.

Kaynak: Sakarya Üniversitesi