Yeryüzünde üç yere Allah’ın rızasını kazanmak için gidilir…
Mescid-i Haram (Mekke)
Mescid-i Nebevi (Medine)
Mescid-i Aksa (Kudüs)
Bu üç şehre Müslümanlar’ın haricinde girilmesi yasaktır…
Bu yönüyle “Haram şehirler” olarak bilinirler…
Kudüs’ü ziyaret ettik MÜSİAD heyeti ile birlikte…
Anlatılacak o kadar çok şey var ki özet olarak değinmekle yetiniyoruz sadece…
Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’nın bulunduğu tepe ve etrafı Mevla’nın kıymet verdiği topraklar…
Haliyle üzerine kurulu yapılar da aynı özelliklere sahip...
Burada yapılan ibadetin bire bin karşılığı olduğu bilinir…
Kubbet-üs Sahra, Hz. Peygamber’in Mirac’a yükseldiği mekandır
Yüce Mevla yeryüzünü yaratmaya Muallak taşı ile buradan başlamış...
Buraya Beyt-ül Makdis denilir…
Kabe’nin kapladığı alanla Beyt-ül Makdis’in kapladığı araziyi yüce Yaradan mukaddes kılmıştır…
Buralarda saymakla bitiremeyeceğimiz çok sayıda mucizevi olay cereyan etmiştir bugüne kadar...
İşte bu iki sihirli mekanda bulunduk sabah ile yatsı namaz vakitlerinde 32 kişiden oluşan MÜSİAD ekibiyle…
Zaman oldu hüzünlendik Kudüs’ün bugünkü esir halini görüp, an geldi neşelendik Müslüman olmayan ayaklardan korunduğu için…
Kubbet-üs Sahra’nın doğu kısmındaki alanın altında Mervan Mescidi var...
Hazreti Meryem’e ayrı bir oda tahsis edilmiş....
Burada ibadet ederken yazın kış, kışın ise yaz meyveleri gelirmiş.
Nereden geliyor sorusuna, “Mevlam gönderiyor” cevabı verirmiş…
Hz. Süleyman makamı ise bunun üstünde…
Hemen yanından surların dışına çıkılınca, iki sahabenin kabrine ulaşılıyor…
Her köşesi ayrı bir medeniyetin izini taşıyan Kudüs anlatılmakla değil, yaşamakla anlaşılacak bir büyülü şehir, her yerinden tarih fışkırıyor adeta…
Muhtelif dönemlere ait çeşitli medreselerin yer aldığı sur içine Hıtta (Günah) kapısından girip Beyt-ül Makdis’e uzanan dikdörtgen şeklindeki gri renkli yorgun taşlar, sizi 1700 metre sonra Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’ya taşıyor...
Caminin hemen yanında Peygamber efendimizin Mescid-i Aksa’ya girdiği Burak kapısı ve atını bağladığı halka odası var…
Hemen arkasında ise Ağlama Duvarı…
Eğer espri değilse ağlayanın fazla olması için, Yahudi rejimi paralı özel ağlayıcılar tutuyormuş...
Buraya gümrükten geçercesine yapılan bir kontrolden sonra giriliyor...
Dört gün boyunca gezmediğimiz tarihi ve turistik mekan, cami, kilise, sinagog, medrese kalmadı neredeyse…
Mescid-i Aksa hepsinin üstünü bir temiz yorgan gibi örtüyor sanki…
Minberi, mihrabı ayrı bir değer taşıyan camideki buluşmalar insana farklı duygular yüklüyor…
Kubbet-üs Sahra Camii’nin uzun boylu ak saç ve sakallı dev yapılı imamı ile yaptığımız sohbet gezinin kayda değer bölümlerinden biri idi…
Mescid-i Aksa’da Ürdün kralı Abdullah’a babası Şerif Hüseyin’in Osmanlı’ya ihanetini haykıran Filistinli gencin attığı kurşunlardan birinin sekip isabet ettiği direğin yanındayız…
Sabit Çelik, Ramazan Çokal, Şadi Tanış, Vedat Uysal ve olayı anlatan Çetin Tosun duygu dolu sözleri ile dalıp gidiyoruz maziye…
İsrail’in kuruluşundan sonra Yafa, Tel Aviv (Güzel şehir) adını almış…
Hava alanında hiçbir zorlukla karşılaşmadık…
Yafa sokaklarında dolaştık bir süre…
Sultan 2. Mahmut Camii’ni ziyaret sonrası Kudüs’e hareket edip Rıtz Otel’e yerleştik…
İkinci günde El Halil’de Hz. İbrahim, Hz. İsa, Hz. Yakup, Hz. Yusuf peygamberlerin huzurundayız…Bilahare Hal Hul kasabası ve Hz. Yunus’un kabri ile Hz. İsa’nın doğduğu yeri ziyaret var…
Ve nihayet çok merak edilen Lut Gölü’ne hareket…
Deniz seviyesinden 400 metre aşağında yüzde 35’u tuz olan ve içinde hiçbir canlının yaşamadığı, yarısı Ürdün’ün olan Lut Gölü…
Sanki bir plaj…
Sodon ve Bomoro’yu yutan göl kıyısında bikinili hanımlar yüzüyordu…
Sıra dünyanın en eski şehirlerinden Eriha’yı ziyarete geldi…
Gezinin üçüncü günü Zeytin Dağı’na ayrılmıştı…
Buraya yönelik izlenimleri anlatmaya kalksak ne sayfalar ne de gazete de yer kalır…
Selman-ı Farisi de bu tepede yatıyor… Hz. İsa da tepeden arşa çekilmiş.
Mescid-i Aksa’da Cuma namazı Yahudiler’in korkulu rüyası haline gelmiş…
100 bin kişinin katıldığı Cuma namazı yaşanmaya değer…
Kubbet-üs Sahra’da yüce Peygamberimiz’in Mirac’a yükseldiği Muallak Taşının altındayız…
Derim ki; kim ki görmedi Kudüs’ü, hayatında bir eksiklik var…
İşte öylesine gizemli, öylesine mukaddes ve öylesine mübarek bir şehir Kudüs…
Ah Kudüs! Esir Kudüs…
Zincirlerini kıracağın günlerde buluşmak ümidiyle şimdilik veda ediyoruz sana…
Bu özel geziyi düzenleyen ve tarihe sığmaz mekanlarıyla adeta insanı büyüleyen mukaddes topraklara yaptığımız geziyi düzenleyen MÜSİAD Başkanı Ahmet Genç, organizasyondaki başarısıyla Toprak Turizm’ın genç temsilcisi Tayfun Toprak ile gerek eşleri ve gereksi katılımıyla bu geziye renk katan uyumlu işadamı dostlara ayrı ayrı “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik Bizim Bahçe'den...


Lut Gölü… Görmeden önce farklı, gördükten sonra ise hayal kırıklığına uğrattı bizleri Lut Gölü…  Sodon ve Gomoro’yu yutan göl, günümüzde olmuş bir sayfiye yeri…

Mihmandarımız İsmail Bey, geniş bilgisi ve derin kültürüyle her mekanda bizi aydınlatan güler yüzlü bir görevli izlenimi bıraktı üzerimizde…


Yahudiler’in “Kral”, bizim ise peygamber kabul ettiğimiz Hz. Davut, elinde lir, bir kaidenin üzerinde… Kendisi adına yapılmış mekanda…

Kudüs’ün en önemli giriş kapılarından Şam Kapısı’ndayız… Pek çok işgalin izlerini taşıyor… UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edilip koruma altına alınmış…

573 (Soldan Sağa) Ahmet Genç, Zeki Aydıntepe, Ramazan Çokal, Sabit Çelik ve Necati Atalay.
Arkamızda ise Ağlama Duvarı ve ağlama nöbetinde Yahudiler…

Kudüs kafilemizin çiçekleri… Yorulmak bilmeyen tempolarıyla mukaddes şehirde ulaşmadıkları yer kalmadı…

Arka planda mukaddes Mescid-i Aksa (Kıble Mescidi) ve Kubbet-üs Sahra; önde Erol Kocacık ve MÜSİAD kafilesi…


KIYAM KİLİSESİ...

Hz. Peygamberimiz’in Miraç dönüşü tüm peygamberlere namaz kıldırdığı minber…

İsmail Hünerlice ve Kubbet-üs Sahra’nın imamı ile birlikteyiz… Zeki Aydıntepe ve Sabit Çelik…

Yafa şehri 2. Mahmut Camii’nde namaz öncesi hazırlık…

Hz. Peygamber’in Mirac’a yükseldiği Muallak Taşı’nın altı, ziyaretçilerle dolup dolup boşalıyor… Erol Kocacık, Ahmet Genç, Ramazan Çokal ve Salih Bakkaloğlu...

YORUMLAR
NECATİ ATALAY; “MÜSİAD Sakarya Şubesinin organize ettiği 4 günlük Kudüs Gezisini tamamlayarak evlerimize geri döndük. Dönüş yolunda katılımcı dostların da ifade ettikleri gibi beklentilerimizin ötesinde bir Kudüs şehri ile karşılaştık.Şehrin manevi iklimi bana tarifsiz duygular yaşattı,an geldi zaman tünelinde yolculuk yaptım, an geldi yaşlı gözlerimi içime çevirip gizlice ağladım. Çok yoğun ve tempolu bir program gerçekleştirdik, olabildiğince çok yer gezdik ve gördük.Bize verilen program eksiksiz olarak tamamlandı.Tenkit edilen ufak bazı eksiklikler dışında başarılı bir program oldu.Gelecek zaman içersinde tur operatörümüz Toprak Turizm’in daha başarılı geziler düzenleyeceğine gönülden inanıyorum.Bu geziyi organize ederek katılımımıza vesile olan başta MÜSİAD Sakarya Şubesi Başkanı kıymetli kardeşim Ahmet Genç ‘e ve kıymetli yönetim kurulu üyelerine, tur operatörümüz Toprak Turizm’e ve sevgili Tayfun Toprak kardeşimize,çok uyumlu bir seyahat gerçekleştirdiğimiz değerli katılımcılara ve hanımefendilere ,fotoğraflarımızı çeken Levent kardeşimize ayrı ayrı en kalbi duygularla teşekkür ediyorum. Selam ve dua ile.”

SALİH BAKKALLOĞLU; “Ah Kudüs! Senden habersiz yaşadık, ne büyük hataymış. Her köşen Peygamber, her karışın Sahabe, her yerin derin tarih. Miraç mucizesi sende yaşandı, ruhların semaya yükseleceği şehir. Ecdadımızın dört yüz yıl hizmet ettiği ana yurdumuz bir kavmin zulmü ve ablukası altında şimdi. Orada yaşayan mazlum Müslüman çocuklar, kadınlar ve çaresiz erkekler... Sabahın beşinde sokaklarda taşların üzerinde annesinin yanında yatan üç beş yaşlarında bebeler... Ah! Biz ne kadar talihliyiz ve onlar bizim merhamet ve şefkat elimize ne kadar muhtaçlar! Ne olur bir şeyler yapalım, sokaklarında bir tane bile Yahudi çocuk ve kadın isteyicinin bulunmadığı ve fakat adım başı yardım dileyen Müslümanların olduğu Kudüs için, Filistin için. Bu bizim kaderimiz değil çünkü, bu bizim sınavımız, bu bizim utancımız. Önce birlik olmaya, sonra çok çalışmaya, birbirimizi sevmeye ve organize olarak daha akıllı işler yapmaya ihtiyacımız var. Selam ve saygıyla.”

RAMAZAN ÇOKAL; “Sakarya MÜSİAD Öncülüğünde Kudüs Turuna Sebep Olan Başkanımız Sayın Ahmet gence Ve yönetim kuruluna teşekkür Ederim Allah Razı olsun Aynı Zamanda Yolculuk Yaptığımız Değerli yol Arkadaşlarımı Yakından Tanıdım Allah Hepinizden Razı olsun Rabbim En kısa Zamanda hep Birlikte Tekrara Nasip Etsin.”